'Hikayemiz dallanıp budaklanacak'

Güncelleme: 15 Şubat 2018 Perşembe, 11:47:54

Yuvamdaki Düşman'ın Metin'i ile Tuğçe'si Doğaç Yıldız ve Cansu Türedi “Her geçen bölümde karakterleri daha yakından tanıyacağız ve dizi bizi içine daha çok çekecek. Hikâyemiz ilerleyen bölümlerde dallanıp budaklanacak”diyor.

Psikolojik gerilim türündeki hikâyesiyle dikkat çeken ‘Yuvamdaki Düşman’ın genç yıldızları Doğaç Yıldız ve Cansu Türedi ile bir araya geldik. İkiliyle, dizideki karakterlerinden aşka birçok konuya değindiğimiz hoş bir sohbet gerçekleştirdik. 

‘Yuvamdaki Düşman’ın bir parçası olmak size ne hissettiriyor?

Cansu Türedi: Böyle bir oyuncu kadrosunun içinde olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Henüz 17 yaşında olan canlandırdığım Tuğçe karakterinin uçarı özellikleri olması beni fazlasıyla cezbetmişti. Tuğçe’nin gençlik ateşini çok sevdim.

Doğaç Yıldız: Uzun yıllardır genç görüntümden ötürü gençlik dizilerinden teklifler geliyordu. Metin karakteri bana ilaç gibi geldi. Oyuncunun tabiatı gereği bir gün naif birini bir gün de bir psikopatı oynayabilmeliyim. 

Canlandırdığınız Metin ve Tuğçe karakterlerini nasıl tanımlarsınız?

D.Y.: Senaryoyu ilk elime aldığım anda Metin beni gelecek bölümler adına heyecanlandırdı. Hem kendi ailesine hem de Çifthanlı Ailesi’ne düşkün olan bir çocuk. Evin hizmetlilerinin çocuğu olarak evin kızı Tuğçe’ye âşık oluyor ama buna karşılık bulmakta güçlük çekiyor. Aynı zamanda mühendislik okuyor, ilerleyen zamanda kendi yolunu çizecek. Metin, Çifthanlı Ailesi’ne bağlı ama orada olmaktan vicdanen rahatsız. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde oradan nasıl kurtulacağını düşünecek. Şimdilik arafta diyebilirim.

C.T.: Tuğçe ablasını otoriter bulduğu için eniştesini örnek alıyor. 17 yaşında olan her genç kız gibi popüler çevrenin cazibesine kapılmakla kapılmamak arasında kalıyor. Tuğçe ilerleyen zamanda biraz daha içine dönecek. Karakteri şimdilik çok yüzeysel. Tuğçe’nin vicdan ve merhamet duygularının gelişmesi gerekiyor.

‘HIRS KİBRE DÖNÜŞÜNCE TEHLİKELİ’ 

Dizideki karakterlerin hepsi çok hırslı. Siz hırslı olmayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

C.T: Bence iyi bir şey değil. Hırsın kibre dönüştüğü nokta beni daha çok korkutuyor.

D.Y.: Ben hırslı bir adamım ama her zaman mantık çerçevesinde hareket ediyorum. Yarışım kendimle. Dizimizde seyircilerin gördüğü entrika ise hırsın kibre dönüşmüş hali ve bu tehlikeli bir şey. 

İzleyiciden nasıl yorumlar alıyorsunuz?

D.Y.: Beni görenler ‘Bu kadar mı kötülük yapılır?’ diyor. Ama ilerleyen bölümlerin ne getireceğini kimse bilemez. Kesin olan bir şey var o da izleyici kendi dünyasının dışında bir şeyler görmekten keyif alıyor. ‘Yuvamdaki Düşman’ da bunu fazlasıyla veriyor.

‘AŞKTA KAÇAN KOVALANIR’ 

Metin ile Tuğçe görünürde arkadaşlar ama Metin’in Tuğçe’ye derin duygular beslediği de âşikar. Bu ilişki neye dönüşecek?

D.Y.: Metin, Tuğçe’yi arkadaşı olarak görmüyor. Aslında bu ilişkiyi şöyle tanımlayabiliriz bir erkek bir kızı çok sever, kız karşılık vermez. Sonra erkek başka birine gönlünü kaptırınca işler değişir. Kız, çocuk onu tekrar çok sevsin diye çabalar. Yani aşkta kaçan kovalanır.

C.T.: Bir kadının bir erkek tarafından değer görmesi ve ona her ‘Gel’ dediğinde arkasından gelecek olduğunu bilmesi her kadının hoşuna gider. Bütün duygular başka kadına döndüğünde ise durum değişir. Doğaç’a katılıyorum, kaçan elbet kovalanır. 

Gerçek hayatta ikiniz de antika ve vintage tutkunusunuz. Bu tarzınıza nasıl yansıyor? C.T.: Ruhumun 1970’lere ya da 80’lere ait olduğunu hissediyorum. Komşu teyzelerin giydiği çiçekli elbiseleri ve mahalle kültürünü çok seviyorum.

D.Y.: Ben de sadeliğe, eskiye ve minimalizme önem verenlerdenim. İhtiyacım kadar olsun yeter. Gösterişli büyük evleri de sevmem. 

Bu dönem beyazperdede herhangi bir projede yer alacak mısınız?

D.Y.: Sinema tüm dallar arasında benim birinci tercihim. Son olarak ‘I Am You’ filminin kadrosunda yer aldım. Bu film Cannes Film Festivali’nde prömiyer yapacak. Hatta Oscar aday adayı olacak. Oyunculuğa adım attığım ilk günden bu yana idealim yurtdışında iş yapabilmekti zaten. İleride psikolojik sorunları olan ya da fiziksel farklılığı olan topal, savaş gazisi birini canlandırmak istiyorum.

C.T.: Sanat filmlerinden yanayım. Karakterlerle kısa sürede yakından bağ kurabileceğim her türlü projeyi değerlendiririm.

‘AŞKTA KENDİMİZİ KAYBETMEMELİYİZ’

Aşkı nasıl tanımlarsınız?

C.T.: Aşkı, aşırı sevgi ve hayranlığın birleşimi olarak görüyorum. İnsan sadece karşı cinsten ziyade evcil bir hayvana da âşık olabilir. Aşk aynı zamanda sevdiğine sinirlendiğinde bile sesini yükseltmemektir. İlişkilerde ufak bir çekinme payı da olmalı. Ciddiyeti korumalı ve kendimizi kaybetmemeliyiz.

Cansu Türedi, “Gelen mesajlara baktığımızda seyirciler Metin’in başına gelenlere üzülürken, Tuğçe’nin yaptıklarından ötürü ondan nefret ediyorlar” diyor.

D.Y.: Mantık insanı olduğum için her zaman kendimi frenlemeye çalışıyorum. Bana göre aşk, aşırı hormon yükselişinden kaynaklanan göz körlüğüdür. Ömür boyunca sürecek aşka inanmıyorum ancak sevgiye inanıyorum. Aşkın geçici bir his olduğunu düşünüyorum.

Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olan Doğaç Yıldız, “Üç yıldır Beşiktaş’ın her maçına gidiyorum. Galatasaray konulu bir reklam filminde yer almayı Beşiktaş için reddettim” diyor.

‘KARAKTERLERİ YAKINDAN TANIMALIYIZ’

İlerleyen bölümlerde dizinin takipçilerini neler bekliyor?

D.Y.: Şu ana kadar çok fazla entrika ve dört karakterin çatışmasını izledi ekran başındakiler. Ceren ile Çifthanlı Ailesi arasında yaşanan bir savaş söz konusu. Her geçen bölümde karakterleri daha yakından tanıyacağız ve dizi bizi içine daha çok çekecek. Hikâyemiz ilerleyen bölümlerde dallanıp budaklanacak.

Doğaç Yıldız, aynı zamanda George Orwell’ın tiyatroya uyarlanan ölümsüz eseri ‘Hayvan Çiftliği’ oyununda yer alıyor.

‘Yuvamdaki Düşman’da Nebahat Çehre’nin varlığının kendilerine güç verdiğinden bahseden Cansu Türedi, “Çehre’ye saygı duymamak elde değil. İnsanlara tepeden bakan biri değil, sürekli fikir alışverişi yapıyoruz” diyor.

‘SEVGİLİ OLMADAN ÖNCE ARKADAŞ OLMALI’

Arkadaştan sevgili olur mu sizce?

D.Y.: Çok güzel olur. Zaten karşı cinsle sevgili olmadan önce arkadaş olunması gerektiğini düşünüyorum. Arkadaş olunca bıkma süresi uzamış oluyor. Tüm sırlarını paylaşan bir arkadaşından pek tabii sevgili olur. Son dönemde ilişkilerde çok ciddileştik. Duyguları da hızlı tüketiyoruz. Ama insana her zaman bir suç ortağı lazım.

C.T.: Arkadaşına karşı bütün perdelerini kaldırıyorsun. Kişi hiç tanımadığı biriyle sevgili olunca egosu biraz daha yüksek oluyor, baskın olmak istiyor.

Röportaj / HT Magazin