‘Yuvamdaki Düşman’ın hikâyesi beni çok etkiledi’

Güncelleme: 22 Ocak 2018 Pazartesi, 12:14:38

‘Yuvamdaki Düşman’da Murat Çifthanlı karakterini canlandıran Pamir Pekin ile çok özel röportaj!

SHOW TV’nin tanıtımları dönmeye başladığından beri merakla beklenen yeni dizisi ‘Yuvamdaki Düşman’, 25 Ocak Perşembe akşamı ilk bölümüyle ekranda olacak. Pamir Pekin, başrollerini Nebahat Çehre, Ece Çeşmioğlu ve Aslı Tandoğan’la paylaştığı dizide, İstanbul’un en köklü ailelerinden biri olan ve evlerine aldıkları bakıcı yüzünden hayatları değişen Çifthanlı Ailesi’nin vârisi Murat Çifthanlı’yı canlandırıyor. Pekin’le dizinin çekimlerinin yapıldığı Kemerburgaz’da buluşup keyifli bir sohbete koyulduk...

‘BU SENARYO BÜYÜK ŞANS’

‘Yuvamdaki Düşman’ın hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

Çekimleri çok güzel başlayan ve süren dizimizde hayata dair gerçek olaylar anlatılıyor. Sevginin, mutluluğun hâkim olduğu bir aile, evlerine bir bakıcı kızın gelmesiyle birlikte kendilerini psikolojik açıdan gerilimli, sıkıntılı olayların içinde buluyor. Bir adamın annesiyle ve karısıyla yaşadığı gelgitli durumlar da anlatılıyor. 7 yıl çocukları olmamış bir karı koca ve bu bekleyişin sonunda aşkla doğmuş bir çocuk var. Ancak eve gelen dadı bu aşkı bozacak, bir nedene bağlı olarak aileye zor zamanlar yaşatacak. Hep beraber izleyeceğiz.

Farklı bir hikâyesi olan bu dizinin bir parçası olmak size ne hissettiriyor?

Aslında bir süre dinlenmek istiyordum ancak ‘Yuvamdaki Düşman’ için teklif geldiğinde beni kabul etmeye iten etkenler oldu. Birincisi yönetmenimiz Müge Uğurlar, kendisi eski arkadaşım ve işini iyi yaptığını biliyorum. İkincisi hikâye beni çok etkiledi. Son olarak da kadro çok iyi. Bu şartlar oluşunca rolü kabul ettim. Dizinin psikolojik gerilim türünde bir hikâyesi var. Alışılagelmişin dışında, değişik bir senaryosu olan bir dizi. Bu tip değişik hikâyelerin içerisinde olmak hem benim için hem de diğer oyuncular için büyük şans.

‘BU KEZ 1-0 ÖNDE BAŞLADIM’

Dizide canlandırdığınız Murat Çifthanlı nasıl bir adam?

Murat Çifthanlı işinde gücünde, karısına düşkün, iyi niyetli bir adam. Ama olayların getirdiği psikolojik baskıların sonunda neler olacağını beklemek lazım. Benim için canlandırdığım karakterin farkı, bu sefer hikâyeye 1-0 önde başlamam. Oynadığım diğer rollere hep kaybeden adam olarak başlamıştım, ‘Yuvamdaki Düşman’aysa ilk kez kazanan biri olarak başladım. Bu, beni çok heyecanlandırıyor.

 

Sizce izleyici diziyi nereden yakalayacak, nelerden etkilenecek?

Bence seyirci ilk bölümde aile içindeki samimiyeti ve sevgiyi çok sevecek. Sonrasında hayatta her şeyin değişebileceğini, bir kazayla altüst olan hayatlarının olabileceğini anlayacak. Hikâyenin başlangıcı herkesi etkileyecek. İçinde mutluluk olan ve o mutluluğun nasıl bozulduğunu görecekleri bir hikâye. Belki hayatın huzurlu geçmesinin ne kadar değerli olduğunu anlayacaklar, belki de izlerken “Bu bizim de başımıza gelebilir” diyerek ailelerine sıkı sıkı sarılacaklar. Kendilerine dair bir şeyler bulmak istiyorlarsa bizi izlesinler.

‘Ahşap tekneler yapıyorum’

Set dışında günleriniz nasıl geçiyor?

Gece gezmelerini seven bir insan değilim, o yüzden çok ortalarda görünmüyorum. Haftanın 3 günü denize açılıyorum. Ahşap tekneler yapıyorum, bunun için küçük bir atölyem var. İşim yoksa beni marinada, tamir bölümünde görebilirsiniz. Oradaki ustalarla vakit geçirmeyi, konuşmayı çok seviyorum. Ayrıca doğada yürüyüşlere çıkıyorum. Doğada olmak bana huzur veriyor.

‘Kadromuz çok kuvvetli’

Sette günler nasıl geçiyor?

Hem kamera önünde hem de kamera arkasında işini bilen insanlar olduğu için sette çok mutluyuz. Kendi adıma böyle bir kadro ve ekiple çalıştığım için çok sevinçliyim. Nebahat Çehre, Aslı Tandoğan, Ece Çeşmioğlu ve diğerleri... Hepsi çok iyi isimler, çok kuvvetli bir kadromuz var.

Röportaj: Serkan ÖZTÜRK | HT Magazin