‘Piramit’le insanlara mutluluk aşısı yapacağız’

Güncelleme: 17 Mart 2016 Perşembe, 12:55:06

İkinci sezonuyla perşembe ve cuma akşamları 23.30’da Show TV’de ekranlara gelecek ‘Piramit’in yarışmacı koçu Evrim Akın, önceliğimiz eğlenmek ve gülmek derken amaçlarının yarışmacıları birbirleriyle çarpıştırmak değil, eğlendirmek ve para kazandırmak oldu

‘Yarışmada önceliğimiz eğlenmek ve gülmek’

 

Yemekleri birlikte yediklerini itiraf eden üçlü, ‘Allah nazarlardan saklasın, çok tatlı bir uyum yakaladık’ diyor.

 

- ‘Piramit’ ikinci sezonuyla dönüyor. Ne hissediyorsunuz?

 

Evrim Akın: Çok şükür, yaşasın ‘Piramit’. Halihazırda bildiğiniz gibi ‘Ev Kuşu’ programını yapıyorum. Bu sayede dertli, üzüntülü aileleri tanıma fırsatı buluyorum. Haftanın beş günü boyunca ‘Ev Kuşu’ aracılığıyla girdiğim hayatlar beni çok etkiliyor ama ‘Piramit’ sayesinde derdi tasayı geride bırakıyorum. ‘Piramit’ benim nefes alma alanım olacak. Sitcom çekiyormuşuz gibi bir ortam olması avantaj.

 

- Yarışmaya yeni eklenen oyun var mı?

 

E.A.: Uçan kelimeler adında yeni bir oyun eklendi. Vakitsizlikten spor yapamadığım için yarışma sayesinde haftanın bir günü sporumu yapıyorum.

 

- Yarışmacı koçluğunu üstlenen Sertan Erkaçan’la daha önce tanışıyor muydunuz?

 

E.A.: Sertan ile birlikte Müjdat Gezen Sanat Okulu’ndan mezun olduk. Daha doğrusu o benim çömezim. Sertan’ı on yıldır tanıyorum. Hatta onu konservatuvar sınavına da ben çalıştırmıştım.

 

Sertan Erkaçan: 2005 yılında beni iki ay boyunca konservatuvar sınavına çalıştıran ve benim İstanbul’a gelmeme vesile olan kişi Evrim’di. Evrim benim on sene önceki platonik aşkımdı. (Gülüyor) Aynı insanla birlikte iş yapmak müthiş bir duygu. Müjdat Gezen ile baba-oğul oynamak neyse benim içinde bu odur.

 

- Yarışmada aranızda tatlı bir rekabet yaşanacak öyleyse?

 

E.A.: Biz Sertan’la rekabet içerisinde değiliz, yarışmacılarımıza para kazandırma derdindeyiz. Hatta işimizi çok sevdiğimiz için yarışmacılardan daha hırslıyız.

 

S.E.: Eğlenmek için bizi izlesinler. Salt eğlence var. Programı bir yarışma olarak görmüyorum, bir nevi sitcom yapıyoruz. Yarışma gibi olmayınca da ortaya salt eğlence çıkıyor. Aramızda rekabet yok. Ekrana bakıp gülmek isteyenler izlesin.

 

- Haftanın beş gününü ‘Ev Kuşu’na, bir gününü de ‘Piramit’e ayırıyorsunuz. Bu temponun altından nasıl kalkıyorsunuz Evrim Hanım?

 

E.A.: Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar yoğun çalışmamıştım. Ben daha önce çalışmamışım onu da anladım. Çalışmak bende bağımlılık yarattı. Tek izin günüm olan pazar günleri evde canım sıkılıyor. Bedenen dinlendiğim zaman bile zihnim şunu da yapsaydım diyor. İzin günümde kedimle oturuyorum. ‘Ev Kuşu’ sayesinde sosyal hayatım esnaf lokantalarında geçiyor. Hem esnaf hem mimar oldum. Tabii insanın kolunda bir bileziğinin olması gerekiyor.

 

- Yarışmaya kimler katılmalı?

 

S.E.: Kendisine güvenen her birey katılım göstermeli. Burada amaç insanları birbirleriyle çarpıştırmak değil. Eğlenerek para kazanmak. Önceliğimiz eğlenmek ve gülmek. Biz bunun için buradayız. En güzel tarafı para kazandırmak. Bunu da yapıyoruz. Ne mutlu bize.

 

- ‘Ev Kuşu’ndan ‘Piramit’e geçerken duygu karmaşası yaşıyor musunuz?

 

E.A.: ‘Ev Kuşu’nun manevi hazzı var. ‘Piramit’te insanlara haftanın iki gün mutluluk aşısı yapacağız. Bu beni manevi yönden besliyor. İki tarafta da başka enerji var. Sapla sapanı karıştırmıyorum. ‘Piramit’, ‘Ev Kuşu’ndaki gerçek hayattan sonra benim için nefes alma alanı.

 

‘İyi enerji ekrana yansır’

 

- Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?

 

E.A.: İşini ve partnerini sevmekle alakalı. C Yapım ekibi çok kibar. O yüzden iki yıldır bir yere kıpırdamak istemiyorum. Bizim ekipte, kin, fesat, öfke patlamaları, küçük hesaplar ve ego yok. Birbirimizi güzel törpüledik. Şunu da itiraf etmek gerekirse yarışmada kendimi bırakıp Sertan’a daldığım çok oluyor.

 

S.E.: Değer verildiğini hissetmek çok güzel. C Yapım işe ve sana değer veriyor. Buraya geldiğinde kendini mutlu hissediyorsun. Karşılığını vermek için çok çabalıyoruz. İyi enerji ekrana yansıyacaktır. Arkadaş ortamında enerjik biriyimdir ama Evrim’e zaman zaman yetişemediğim oluyor. Kaybetmeye tahammülü olan biri değilim. Burada garip bir şekilde herkes kazansın istiyoruz. Yarışmacıları Evrim’e bakmaması için uyarıyorum. Malum güzel, dikkat dağıtıyor.

 

‘Piramit benim ilk göz ağrım’

 

Yarışmanın sunuculuğunu üstlenen Yusuf Çim, “Piramit benim ilk sunuculuk deneyimim, ilk göz ağrım, başka bir iş olsaydı bu yoğun tempoda çalışmazdım” diyor.

 

- İkinci sezonda bizleri neler bekliyor?

 

Yepyeni oyunlarımızla geliyoruz. Yeni oyun olarak ‘uçan kelimeler’ var. Sesli muhabbet oyunumuz revize oldu. Bu sezon aramıza Sertan katıldı. İnanılmaz keyifli ve eğlenceli bir adam. Evrim zaten bir tanemiz, baş tacımız.

 

- Geçtiğimiz sezon ‘Piramit’te rekabet ve eğlencenin bir arada olabileceğini göstermiştiniz. Bu yılki hedefiniz nedir?

 

İnsanlara buradan sesleniyorum, yarışmaya değil, eğlenmeye gelin. Bizim için asıl olan eğlence. Eğlencenin yanı sıra gelen yarışmacılarımıza da kazandırmak istiyoruz. Yarışmacı koçlarımız Sertan ve Evrim yarışmacıları adeta sürüklüyorlar. Her bölümden ayrı bir haz alıyorum.

 

- Sunuculuğa ısındınız mı?

 

İnsanlar bana çok soruyor, “Dizi oyunculuğu mu, müzik mi, yoksa sunuculuk mu” diye ama sunuculuk bambaşka bir şey. Reji grubunu, yarışmacıları, oyuncu koçlarını, ekranları başındaki milyonları, oyunda yaşanan rekabeti idare edebilmek zor ama başka bir duygu. Oyunculukta sadece bir karaktere can veriyorsunuz ama sunuculuk yapmak zor ve keyifli. Başka bir program olsaydı bu yoğun tempoya girmezdim. ‘Piramit’ ilk göz ağrım olduğu için burası beni mutlu ediyor. Piramit’in yeri çok ayrı.

 

- Sunuculuğun oyuncu kimliğinizin önüne geçmesinden korkuyor musunuz?

 

Öyle bir korku yaşamıyorum. Sunuculuğu elimden geldiğince en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. İnsanlar beğeniyorsa ne mutlu bana. Talep olursa sunuculuk yapmaya devam edeceğim. ‘Piramit’te inanılmaz eğleniyorum.

 

- Yarışmacı koçları Evrim Akın ve Sertan Erkaçan hakkında neler söylersiniz?

 

Evrim inanılmaz enerjik, çok keyifli. Sertan’ı yeni yeni tanıyorum ama birbirimize ısındık. İnanılmaz eğlenceli ve keyifli bir adam. İkisi de çalışılması çok keyifli insanlar. Çekimler genel olarak kahkahalar eşliğinde geçiyor, gülmekten kırılıyoruz. Benim reji ile aramda matematiksel bir ilişki var ama oyuncu koçlarının yaşadığı heyecan, stres daha zor.

 

- Duruşunuzdan taviz vermemeyi nasıl başarıyorsunuz?

 

Ben de onlara katılsam zaten programı bitiremeyiz. Onlar eğlenirken ben o esnada başka bir dünyadayım. Moderatörün programı toparlaması ve kuralları hatırlatması gerekiyor. Onlar işin komedisini üstleniyor. Ben de onların makarasına girersem program bitmez. “Kariyer planlaması yapmıyorum ama ileride senaryosunu yazdığım kendi filmimi çekmek istiyorum” diyen Çim, müzikal anlamda çalışmalarının da olacağının müjdesini verdi.

 

‘Gençlerin sevgisi hoşuma gidiyor’

 

- Sosyal medyada hatırı sayılır bir hayran kitleniz var. İnsanların ilgisi size ne hissettiriyor?

 

Sokağa çıktığımda gençlerin bana karşı olan sevgisi hoşuma gidiyor. Kimin gitmez ki? İnsanların size isminizle hitap etmesi çok güzel. Mesela bakkala girdiğimde işimle ilgili olumlu bir yorum gelmesi beni motive ediyor. Tadından yenmiyor. Sosyal medyada hakkımda yazılanları okuyorum. Hayranlarımı da fan olarak nitelemiyorum. Onlar benim arkadaşım, dostum.

 

- Sokağa çıktığınızda durumlar nedir?

 

Sokakta çok bunalıyorum, yürüyemiyorum gibi bir durumda yok. Kazakistan’dan Arap ülkelerine kadar o kadar çok olumlu yorum alıyorum ki.