Yalancı'nın yine solukları kesecek olan yeni bölümü bu akşam Show TV'de!

Güncelleme: 24 Eylül 2021 Cuma, 11:32:01

Bilinçaltında tuttuğu oyuncu olma isteğini "Ben oyuncu olmak istiyorum" sözleriyle dışa vurduktan sonra gördüğü konservatuvar öğrenimi sonrasında kariyerine başlayan Hazal Türesan, SHOW TV'nin iddialı dizisi 'Yalancı'da da dikkatleri üzerine çekti.

Yalan, hiç bu kadar gerçek görünmemişti.
'Yalancı'...
İki taraf, tek doğru.
SHOW TV'nin iddialı dizisi 'Yalancı', bu akşam saat 20'de yayınlanacak ikinci bölümde yaşanacaklarla izleyicileri yine ekran başına toplayacak.

Yapımcılığını Süreç Film'in üstlendiği, yönetmenliğini başarılı isim Hülya Gezer'in yaptığı, senaryosunu Yazıhane ekibinin kaleme aldığı 'Yalancı'da başrolleri Burçin Terzioğlu, Salih Bademci, Hazal Türesan, Cemal Toktaş ve Şahin Irmak paylaşıyor. Onlara İmer Özgün, Murat Kılıç, Serkan Tınmaz, Efsane Odağ, Fatih Berk Şahin, Emir Çubukçu, Öyküsu Özyürek, Ozan Ayhan, Gizem Erman Soysaldı, Mesut Yılmaz, Doğa Karakaş, Sema Çeyrekbaşı, Özgür Şahin gibi başarılı isimler eşlik ediyor.

Hazal Türesan, hep bilinçaltında tuttuğu oyuncu olma isteğini günlerden bir gün uluslararası ilişki üzerine gördüğü öğreniminin final sınavına hazırlanırken gözyaşları içinde "Ben oyuncu olmak istiyorum" sözleriyle dışa vurdu.
O gün fakülteyi terk etme kararı alan Hazal Türesan, konservatuvar sınavlarına girip yeni öğrenimini tamamladıktan sonra başladığı kariyerinde çalışmalarıyla yeni nesil oyuncular arasında yıldızını parlatmayı başardı.

Hazal Türesan, Habertürk'e verdiği röportajda o çalışmalardan biri olan 'Yalancı'nın hayatın içinde karşılaşılanların ekrana yansıması olduğu için özel bir dizi olduğunu dile getirdi. Türesan, senaryosundan oyuncu kadrosuna kadar dokusuyla kendisinin izlemekten keyif aldığı yapımların sahip olduğu tüm bileşenlerin bir araya geldiği 'Yalancı'da rol almanın bu bağlamda kariyerinde özel bir yer edindiğini söyledi.

Gelen teklifleri değerlendirme adına mutlaka belli kriterleriniz vardır, 'Yalancı'nın sizi etkileyen özellikleri neler oldu?
Bir insan ve oyuncu olarak gerçeklikle, gerçek duygularla ilgileniyorum. Hayatın içinde karşılaştığım insani şeyleri ekranda görme düşüncesi beni çok mutlu ediyor. İzlemeyi seveceğim şeyin içinde olmaksa inanılmaz keyifli. 'Yalancı', bu anlamda çekti beni içine. Çok gerçek, her bir karakter, durum, replik, hikâye... Sonra çok güçlü yetenekleri olan bir yönetmen ve ona inanan ve güvenen bir yapımla karşılaşınca kabul etmem zor olmadı.

'Yasemin Aytekin'in size yakın ve uzak özellikleri nelerdir? Karakteriniz için çekimler öncesinde özel bir çalışma yaptınız mı?
İnsanız. Çok karmaşık ve çok basitiz. Hayat bizi bir takım yollara sokuyor, seçimler yapıyoruz, seçimlerimizin sonucuna katlanıyoruz. Hayat öğretiyor ve değişiyoruz. 'Yasemin' bu anlamda çok iyi yazılmış, yaşayan bir karakter... Ve bütün zaaflarıyla onu oynayabilmem için çok çalıştım hâlâ da çalışıyorum. Yargılamadan ve anlamaya çalışarak. 'Yasemin' de ben de ablayız. Eline doğan kardeş o kadar kıymetli bir şey ki... Burnunun direği sızlar, canı yansa canın yanar. 'Deniz' ile kurduğu ilişkiyi buradan yakalamaya çalıştım en başta. Bunun bana çok yardımı oldu. Ama zaafları konusunda ayrılıyoruz işte.

Size söylenen en büyük yalan neydi? O yalanla içine düştüğünüz durum karşısında ne yaptınız?
O yalanı ve yalanı söyleyen insanı hayatımdan çıkarmak gibi bir şansım vardı. O, gitti ben de yoluma devam ettim.

Birinin size hayati öneme sahip bir yalan söylediğini biliyorsunuz. Ve o yalan hayatınızı alt üst ediyor ama yalanın yalan olduğuna kimseyi inandıramıyorsunuz. Böyle bir durumla karşılaştınız mı bilmiyorum ama karşılaşsanız tepkiniz ne olur?
Bir yalanla hayatı değişen, itibarı zedelenen, hastalanan ve yaşamdan kopan insanlar tanıyorum. Gerçeğin er geç, bir şekilde ortaya çıkacağına inanıyorum ama burada soru şu; "O kişi hayatını kaybettikten sonra ortaya çıkan gerçek ne kadar değerli?" Bütün o yıkımlar yaşandıktan ve telafisi olamadıktan sonra... Böyle bir durumla karşılaşsam sanıyorum son nefesime kadar mücadele ederim ama kimsenin bana inanmaması... Sanıyorum insan delirir. Yalanın doğru kabul edildiği bir gerçeklikte güvende hissedemez ki insan.

Uluslararası ilişkiler üzerine aldığınız eğitimi bırakıp oyunculuğa yönlenme aşamasında yaşanan anda ne oldu? O anın kahramanları kimlerdi?
Uluslararası ilişkiler 3'üncü sınıf terkim. Bir gün finallere hazırlanırken masada ağlamaya başladım. Okumayı çok sevmeme rağmen birden önümdeki kitap bana yük geldi. İçten içe hep bildiğim ama bir türlü dillendirmeye cesaret edemediğim şeyi yüksek sesle söyledim kendime. Sanıyorum bunu içimden değil de dışımdan söylersem, duyarsam harekete geçebileceğimi biliyordum. "Ben oyuncu olmak istiyorum"... Ve kararımı verdim. Finallerime girdim, sonra da konservatuvar sınavlarına... Sanıyorum o anın kahramanı bendim. Ki zaten herkesin hayatının bir noktasında kendi içindeki kahramanıyla tanışıp dönüştüğüne inananlardanım.

Fakülteden mezun olduktan sonra mesleğiniz adına kurduğunuz hayalleri, yaptığınız planları şimdiye kadar ne ölçüde gerçekleştirebildiniz? 2008'deki Hazal Türesan ile 2021'deki Hazal Türesan arasındaki en büyük fark nedir?
Mesleğim adına kurduğum hayal iyi bir oyuncu olabilmekti. Bu yüzden konservatuvar sınavlarına girdim. Dört yıl bir tedrisattan geçmek için... Okul bittikten sonra da öğrenmek, eğitilmek, ilerlemek arzum hiç bitmedi. Çünkü gerçekten sonu yok. O yüzden iyi bir oyuncu olabilmek için hâlâ uğraşıyorum, planlarım dahilinde ilerliyorum diyebiliriz. 2008'de hayal kuran, kurduğu hayalin peşinden cesaret ve azimle giden Hazal'ım hâlâ. O gün yaşadığım kaygılar bugünle bir değil elbette ama üstesinden gelip yola devam etme kararlılığım aynı.

Oyunculuk size ne ifade ediyor? Sizce bir oyuncunun kendini yenileme araçları nelerdir?
Oyunculuk benim mesleğim. Hayatımın çok büyük bir kısmı. Severek yaptığım, karşılaştığım her karakterde güçlenip geliştiğim, hayatıma mutlu devam etmemi sağlayan şeylerden biri olan canım mesleğim. Ben yenilenmek için çalışmayı hiç bırakmıyorum, birbirine benzeyen karakterler oynamamaya özen gösteriyorum, kendimi tekrarlamıyorum, bahane üretmiyorum, hayattan kopmuyorum, okuyorum, izliyorum. Mesleğim adına öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum ve peşine düşünüyorum.

Pandemi, şüphesiz hepimizin hayatını etkiledi. Hayatımızı gözden geçirdiğimiz, radikal kararlar aldığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemin sizin hayatınıza yansıması ne şekilde oldu? Hayatınızı gözden geçirdiğinizde nelerin eksik olduğunun farkına vardınız? Hayatınız ve işinizle ilgili radikal kararlar aldınız mı?
Pandemi dönemi tüm insanlığın gündelik telaşından sıyrılıp yaşamla, kendiyle, karakteri ve zaaflarıyla yüzleştiği bir zaman oldu. Büyük bir koşturmaca, sorumluluklar içinde kendimi hep geri plana attığımı gördüm ve hayatımı birey olarak Hazal'ı özgürleştirecek şekilde yenileme yoluna gittim. Sağlıkla ilgili konular gündeme gelince her gün bir şeylere yetişirken unuttuğumuz en önemli gerçek, sanıyorum hepimiz için yaşamın biricikliği daha anlaşılır oldu. Zamanın kıymetini, yaşamın hiçbir anının boşa geçirilmemesi gereken büyük bir armağan olduğunu görmek yenilenmek adına beni harekete geçirdi. Aynı zamanda durmak işimi ne kadar büyük bir aşkla yaptığımı hatırlattı. Yeniden oynamak için duyduğum heyecanı o dönemde okuyarak, izleyerek dizginlemeye çalıştım. Mesleğimle ilgili kendime yapabileceğim yatırımlar üzerine kafa yordum bolca, hem bedenimi hem zihnimi esnetecek çalışmalara yöneldim. Kısacası hem bireysel hem mesleki anlamda zihnimi ve bedenimi özgürleştirmek için adım attırdı bana pandemi.

İkinci Bölümde Neler Yaşanacak?
'Yalancı'nın bugün saat 20'de ekrana gelecek 2'nci bölümünde 'Deniz', 'Mehmet Emir'in kendine ilaç verdiğini düşünmektedir. Ama polis, bir kanıt olmadan bir şey yapmamakta; 'Deniz' de bunu kanıtlayamamaktadır. 'Mehmet Emir' ise 'Doruk' daha fazla zarar görmeden tüm yaşananların bitmesini istemektedir. 'Mehmet Emir', 'Deniz' ile konuşmaya, onu ikna etmeye çalışır. 'Deniz' dinlemez... Ona göre 'Mehmet Emir' tecavüzcüdür ve ne yapıp edip maskesini düşürecektir. Ama 'Deniz'in çabaları ters teper, ayağına dolanır. Herkesten gizlediği sırrı ortalığa dökülmek üzeredir. 'Deniz', artık geri dönülmez bir yola girmiştir.