"Yuvaya geri döndüm"

Güncelleme: 21 Aralık 2014 Pazar, 12:45:55

Irem Sak, 2 yıllık bir ayrılığın ardından ‘Güldür Güldür’ün kadrosuna geri döndü.

SHOW TV’nin reyting rekortmeni komedi programında arıza olduğu kadar naif de bir kızı, yani ‘Sinem’i canlandıracak olan Irem Sak, Sivas’tan Istanbul’a uzanan hikâyesini HT Magazin’e kahkahalarla anlattı

 

‘Güldür Güldür’e tekrar hoş geldiniz. Ne kadar sürdü ayrılık?

 

2 yıl ayrı kaldım. Çok olumlu değişimler olmuş. Kadro kalabalıklaşmış, eskiden 5 kişiydik. Sistem oturmuş, resmen cennete düştüm. (Gülüyor) ‘Deliha’nın galasında Necati Akpınar’la ayaküstü sohbet etmiştik, sonra menajerler görüştü ve başladım.

 

Siz yokken kadroya yeni isimler dahil oldu. Ilk karşılaşmada neler yaşadınız?

 

Hepsi çok tatlı, teknik ekibi zaten tanıyordum. İlk okuma provasında Çağlar Çorumlu sağ olsun alkışı başlattı, çok ince bir hareketti.

 

Hangi karakteri canlandıracaksınız?

 

Eskiden olduğu gibi yine Sinem’i canlandıracağım. Hayatı leoparlar üzerine kurulu, vahşi, güzel ama tersi pis bir karakter. Arıza, cazgır ama bir taraftan da saf ve naif bir kız. Yuvaya döndüğüm için çok mutluyum. Kendimi okumaya gitmiş de geri dönmüş gibi hissediyorum.

 

Komik kadınlar hep sinema filmi çekmeye başladı. Sizin de böyle bir düşünceniz var mı?

 

Tabii ki ama ben aşk ve hüzün ağırlıklı bir film istiyorum. Zaten şimdiye kadar hep komedi yaptım. Gupse Özay bu anlamda çok iyi bir iş çıkardı.  

 

'KENDIME RÖPORTAJ VERDIM’

 

Komik tarafınızı kim keşfetti?

 

Galiba kendi kendimi keşfettim. (Gülüyor) İlkokuldayken aynaya bakıp bakıp konuşurdum. Böyle yapan çocuklar varsa anne ve babalar sakın ellemesin. Büyüyünce oyuncu olabilirler. Elime saç fırçasını alıp konuşurdum. Bir de kendi kendime röportaj verirdim. ‘Nasıl keşfedildiniz?’ diye sorardım, ‘Filmlerde ve dizilerde oynamaya dım’ diye cevap verirdim. Acaba senin yerine bir doktorla mı konuşmalıyım?

 

Kendinizle röportaj yaparken uç sorularda sorar mıydınız?

 

Hâlâ sormaya devam ediyorum, belki delilik ama... Artık sorulara ‘İrem Hanım’ diye başlıyorum. Yurtdışında nan o büyük ödüllerden birini aldığımı düşünüp, ‘İrem Hanım, bu ödülü alırken ne hissettiniz? Türkiye’yi temsil ettiniz’ diye soruyorum. Baktım hayal ettikçe gerçekleşiyor, skalayı geniş tutmaya karar verdim. (Kahkahalar)

 

Ben şimdi sizin bir gece kameralar tarafından görüntülenip, ilk kez röportaj verdiğiniz anı hatırladım.

  Onu hatırlama ama unut lütfen! O benim ilk magazin deneyimimdi. Yanlış bir şey yazılmasın diye hiç konuşmayıp, ‘İyi akşamlar’ diyenler de var, o bence pek iyi bir şey değil. Gazeteciliği çok doğru yapan da var, söylemediğini yazan da... İlk röportajım epey, saf, temiz ve katıksız olmuştu. (Gülüyor) Şimdi sorulan bir soruya yanıt verirken acaba ‘O alınır mı? Polemik olur mu?’ diye düşünüyorum ama o gün sular seller gibi konuştum. ‘Anne magazine çıktım’ diye el bile sallamıştım. (Gülüyor)

 

 Küçükken kameraların sizi çekmesini hayal etmiş miydiniz?

 

Tabii, ‘Ne zaman çekecekler kardeşim!’ diyordum. Şimdi sadece saç baş, kıyafet uygun değilse kaçıyorum, öyle görüntü vermeyeyim diyorum. Bu da tamamen kadınsal bir mevzu.

 

Kamera ışıklarının size dönmesi nasıl bir duyguymuş?

 

Alışılacak bir duygu değil ve kolay bir şey değilmiş. Flaş çakınca bir anda tavşan gibi çıkıyoruz. Magazini iyi kullanırsan, oyuncuyu çok destekleyen bir şey. İşimizin bir parçası.

 

Siz kendinize nasıl bir yol çizeceksiniz?

 

Düzgün olduğu sürece her şeyimi paylaşabilirim. Sizler de bizler de işimizi yapıyoruz. Bu iki güç ortada buluşunca güzel bir şey oluyor. Çatışma olursa, iki kardeş gibi birbirimizi yolarız, bu iki tarafın da işine yaramaz.

 

 Şöhretin olumsuz tarafları var mı?

 

Seni canlandırdığın karakter sanmaları kötü bir durum. ‘Yalan Dünya’da oynadığım Tülay karakterinden dolayı, gelip beni mıncıklayanlar oldu. Ters de yapamıyorsun.

 

‘GÜLSE ILE BICIR BICIRIZ’

 

Gülse Birsel’le birçok oyuncunun küs olduğu iddia edildi. Sizin durumunuz ne?

 

Hiç alakası yok bıcır bıcırız. Çok sık görüşüyoruz. n Birlikte oynama hayalleri kurduğunuz oyuncular var mıydı? ‘Avrupa Yakası’nı izlerdim ve Gülse Birsel bu isimlerden biriydi. Popülerlik ve şöhret sayesinde tanışmak istediğim birçok insanla da tanıştım, Hayko Cepkin de bunlardan biridir. Rutkay Aziz’le çalışmayı çok isterim. n Şarkıcı olma hayaliniz var mıydı? Yok, bir şarkıcıyı oynamak istiyordum, Tülay’la biraz bunu ucundan yakaladım. Ama gerçekten bir şarkıcıyı oynayıp, sesimden de faydalanmak isterim. Halil Sezai ile geçtiğimiz günlerde, kendi aramızda yediğimiz bir yemek sırasında düet yapma şansına nail oldum. Ama şarkıcılığı sadece dizi ve sinemada yaparım.

 

 Zaten şu sıralar bütün oyuncular rol aldıkları yapımlarda şarkı söylüyor.

 

Evet ya (Kahkahalar) hiç beklemediğim insanlar! Ama oyuncuda kulak da olmalı. Sesi olan kullanmalı bence, olmayan da komedisini yapsın.

 

 

‘Benim ailemde herkes memur’

 

Anneniz sizi ilk televizyonda gördüğünde ne tepki verdi?

Garibine gitmişti, insanlar ‘İrem’i televizyonda gördük’ dedikçe hoşlarına gitti. Benim ailemde herkes memur ve maaşlı insanlar, alışık değiller tabii.

 

 Sivas’a ailenizin yanına gidiyor musunuz?

 

Tabii, bayramlarda hep Sivas’tayım. Saçım kızılken çok dikkat çekiyordum, şimdi kimse tanımıyor. Bir keresinde Sivas’ta saçım kızılken, bir kafeye çay içmek için oturdum, yüzümde hiç makyaj yok. Çocuğun biri bakıp duruyor. Tanıdı, gelip fotoğraf çektirecek diye düşünüyorum. Yanıma geldi, “O televizyondaki kıza benzemeye çalışmışsın ama o çok daha güzel” deyip gitti. (Kahkahalar)

 

 Bu arada kilo da vermişsiniz. Ne yaptınız?

 

Yok nerede, keşke kilo versem. Çekim saatleri yüzünden hep geceleri yemek yedim, onlar da bir yere gitmedi kaldılar. (Gülüyor) Artık daha dikkat edeceğim, ekranda fit görünmek lazım. Plazmalara buradan sevgiler. Bizi iyice genişletiyor. (Gülüyor)

 

 ‘Güldür Güldür’ kadrosuna giren herkes evlenmeye başladı. Farkında mısınız?

 

Evet, herkes yaldır yaldır evleniyor. Ben de ömrümün sonuna kadar yalnız yaşamak istemiyorum fakat henüz gencim ve çalışmak istiyorum. Ama şu an kalbim dolu.

 

Anne olma fikri kulağa nasıl geliyor?

 

Çocukları çok severim, iyi de anlaşırım. Sivas’taki çocuklarda çok emeğim vardır. Zamanı geldiğinde olur. 

 

 ‘Hep iyi insanlarla karşılaştım’

 

Eskiden Türkiye’de ‘komiklik’ erkek komedyenlerin tekelindeydi. Ancak son birkaç yıldır komik kadınlar isimlerinden söz ettirmeye başladı. Neler oluyor?

 

Ortam bize mi kaldı? (Gülüyor) Bir bakarsın bizim devrimiz gelir, neden olmasın.

 

Amerikan Dili ve Edebiyatı mezunusunuz. Okulu bitirince mi oyunculuğa geçiş yaptınız?

 

Üniversite 3. sınıftayken çocuk oyunuyla BKM’ye girdim ve oyunculuğa yöneldim. Üniversite, Sivas’tan Istanbul’a gelmem için bir köprüydü. Amerikan edebiyatı okuyup, o alanda bir şey yapmayacağımı ben biliyordum ama ailem bilmiyordu. (Gülüyor) Onlar benim öğretmen olacağımı zannediyordu, ben de ‘Tabii tabii’ diyordum.

 

 Aileniz oyunculuğa yönelmenizi hemen kabullendi mi? 

 

Yok, meşgale gibi bakıyorlardı. ‘Kızımız tek başına Istanbul’da ne yapacak? Aç kalmasın’ korkusu ve telaşındaydılar. Bizim sektör dışarıdan karışık gözüküyor ama BKM’de olduğum için şanslıydım, iyi insanlarla karşılaştım hep.

 

Istanbul’da tek başına yaşamak zor muydu?

 

Ben çok seviyorum. Şimdi bisiklet de aldım, tek başına bir yerlere gidiyorum. Yalnız başına bir şeyler başarma hissini seviyorum.


Bir cümleyle rol arkadaşları:

ALI SUNAL: Onsuz olmazdı, iyi ki var.

DOĞA RUTKAY: Çok doğal, çok tatlı.

ÖZGE BORAK: Çok güzel, nakış gibi.

AYLIN KONTENTE: Can, onu çok özlemişim.

ALPER KUL: Yılın babası, daha sakin ve sessiz.