''Bekleyin, biz geliyoruz!''

Güncelleme: 17 Haziran 2018 Pazar, 10:52:02

Yakında Show TV’de ekrana gelecek olan ‘Meleklerin Aşkı’ dizisiyle seyirciyle buluşmaya hazırlanan Oya Başar’la bayram sohbetimiz için Alaçatı’da buluştuk.

Usta oyuncu yeni projesiyle ilgili hem heyecanlı hem de çok iddialı: “Dizimizi çok sevecekler, hem güldürmeye, hem duygu dolu anlar yaşatmaya geliyoruz”

Oya Başar… Hayat dolu, sevecen, sıcak, masmavi gözleriyle sizi hemen aurasının içine alan çok başarılı bir oyuncu. Yıllardır herkes gibi ben de onu büyük bir hayranlıkla tiyatro sahnelerinde ve televizyonda izliyorum. İstanbul’da konuştuk ve bayram sohbetimizi Alaçatı’da yapmaya karar verdik. Begonvillerle süslü sokaklarda fotoğraf çekimimizi yaptık. Yorgunluk kahvemizi yudumlarken de koyu bir sohbete daldık…

‘Meleklerin Aşkı’ yakında Show TV’de başlıyor. Hayırlı uğurlu olsun…

Teşekkür ederim, çok sıcak bir komedi oldu. Huzurevinin önüne bir bebek bırakılıyor, o bebeği sahipleniyorlar ve huzurevinde büyütüyorlar. Çocuk büyüyünce orada çalışmaya başlıyor. Ben de her şeyden çok sıkılmış, kızına ve damadına kızıp huzurevine yerleşen emekli bir hâkimi oynuyorum. Aklına eseni yapan bir kadınım.

Sizinle benzeşen yönleri var mı?

Benim de deliliklerim vardır ama şimdi ne diye sorarsan aklıma gelmez. n O zaman dizide canlandırdığınız Rukiye karakteri sürprizlerle dolu… Tabii… Huzurevinde yapmadığım kalmıyor, en son yangın çıkarıyorum ve beni atıyorlar. Sonra hepimiz aynı evde yaşamaya başlıyoruz. Devamı izleyicilerimize sürpriz olsun. Ama aşk dolu bir hikâye ile romantik-komedinin inceliklerini bir aile dizisinde birleştirdik diyebilirim.

Kadro da çok güzel…

Gençleri ve onların enerjisini seviyorum. Birlikte olmaktan keyif alıyorum. Didem Balçın, tiyatromuzda da çalışmıştı. Çok şeker bir kızdır ve iyi oyuncudur. Diğer gençlerimizi yeni tanıdım. Onlar da çok başarılı, terbiyeli ve saygılılar. Yönetmenimiz ve senaristimiz Ersoy Güler zaten şahane.

Çekimler şu anda Alaçatı’da devam ediyor. İstanbul’dan uzaklaşmak iyi geldi mi?

Gelmez mi? Yol gitmiyoruz, trafik ve zaman kaybımız yok. Hava da tertemiz, çok güzel geçiyor.

Komedi dizisi yaz ekranına çok iyi gelecek…

Kesinlikle, dramalarda bitmek bilmeyen sonsuz bir kötülükler zinciri var. (Gülüyor) Bizim dizimiz çok keyifli oldu.

Dizi sektörünü şu an nasıl buluyorsunuz?

Çok beğeniyorum. Yurtdışına dizi satıyoruz. Bu çok önemli bir şey. Herkes emek sarf ediyor. Gençlerin enerjileri ve istekleri çok güzel.

Oyuncu olmasaydınız başka hangi mesleği yapardınız?

Avukat olurdum. Onlar da biraz oyuncudur çünkü. (Gülüyor)

Benjamin Button gibisiniz. Sırrınız nedir?

Buza yatırıyorum kendimi. (Kahkahalar) Yaşlılık, beyin yaşlılığı oluyor. Hayatı ne kadar seviyorsanız, enerjiniz de o kadar oluyor. Çağı yakalamaya çalışınca, genç oluyorsun. Yeter ki içindeki güzelliği ve beynindeki çağdaşlığı kaybetme. Onu yakalayabilirsen her zaman genç olursun.

Oyuncuların estetik yaptırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Küçük dokunuşlar olabilir ama sizi tamamen değiştirecek şeyler olmamalı. Mesela herkes dudağını yaptırıyor. Angelina Jolie çıktı, herkes köfte dudak oldu. Niye? Dudağı yerde gökte olmayan insan güzel değil mi?

Son olarak Show TV izleyicilerine neler söyleyeceksiniz?

Hoş bir dizi yaptık, çok seveceklerine inanıyorum. Bekleyin, biz geliyoruz!

 

‘Eski bayramların birleştiriciliği vardı’

Bayramlar sizin için ne ifade ediyor?

Bizim çocukluğumuzda çok önemliydi. Babam Şeker Bayramı’nda bir gün önceden şeker kutularını hazırlardı. Birleştiriciliği vardı, şimdi herkes tatile gidiyor.

Unutamadığınız bir bayram anınız var mı?

Eskiden telefonu eline alır, ses gelmesi için saatlerce beklerdin. Eve telefon bağlanması için müracaat ederdin, 3 sene sonra gelirdi. O dönemi de kahvaltı ederken Amerika’daki kızımla akşam yemeğinde Skype’la görüşmeyi de gördüm. Enteresan bir nesiliz.

Peki siz gelenekleri yaşatıyor musunuz?

Mutlaka çocuklarla bayram sabahı kahvaltı ederiz. Birbirimize çok düşkünüz.

 

‘Çocuklarım kuliste büyüdü’

Oğlunuz yönetmen, kızınız oyuncu oldu. Bir yönlendirmeniz oldu mu?

Çocuklar evin içinde hep bunu gördüler, tiyatro kulisinde büyüdüler. Oğlum bizimle turneye gelirdi, kuliste iki iskemleyi birleştirip yatırırdık. Evde hep tiyatro, sinema konuşulurdu. Oğlumu 9 yaşında klasik müzik konserlerine götürürdüm. Büyük adam gibi oturup dinlerdi, herkes şaşırırdı. Ne görürse öyle gidiyor.

Kızınız Ayşe oyunculuğu tercih etti. Sizi bir projede birlikte görebilecek miyiz?

İleride olabilir. Ayşe de kendini ispatlasın. Annesinin dizisinde oynayan bir çocuk olmamalı. Ancak onun yaptığı işe misafir olup kenarından geçerim.

‘Kıvanç çok iyi bir oyuncu oldu’

Son dönemde, “Dizilerde oynamak için güzel ve yakışıklı olmak yeterli” tartışması var. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kabiliyet çok önemli. İllaki eğitimli olması gerekmiyor. Eğitim, var olan yeteneği geliştirir. Olmayan bir şeyi var edemez. Bir de usta-çırak ilişkisi vardır ve bizim ülkemizde çok geçerlidir. El emeğinde de böyledir. İşi ustasından öğrenir, gidip okulundan öğrenmez. Ustası ona hocalık yapar. Yeteneği varsa yetişir. Mesela Kıvanç Tatlıtuğ çok iyi bir oyuncu oldu.

Herkes olaya sizin gibi anlayışlı bakmıyor…

Bizim işimiz çok külfetli bir iştir. Dışarıdan baktığında hem para kazanıyorlar hem şöhret oluyorlar gibi gözüküyor. Çünkü televizyonda oynayınca hemen şöhret olunuyor ya, işin kolayına kaçıyorlar. Bu yanlış olan. Gerçekten isteyerek, işini severek kendini geliştirebilirsin. Olay Instagram’a, “Ne güzelim!” diye fotoğraf koymak değil.

‘Büşra, Ezgi ve Gupse komedide çok iyi’

Komedi oyunculuğu drama oyunculuğundan daha mı zor?

Kesinlikle. İnsanları ağlatmak kolay, güldürmek zordur. n Kadın komedi oyuncusu da çok az… Kadınların önleri hep kesilmiş. Cumhuriyetle ülkemizde kadına yer verildi de bir şeyler yapılmaya başlandı.

Komedide “Çok iyi olacak” dediğiniz isimler kimler?

Büşra Pekin, Ezgi Mola ve Gupse Özay çok iyi. Gupse’nin eli kalem de tutuyor.

Bu sene hangi komedi filmleri hoşunuza gitti?

‘Deliha 2’, ‘Tatlım Tatlım’ ve ‘Cebimdeki Yabancı’.

‘Kimsenin hayatını takip etmiyorum’

Sosyal medyada artık her şey paylaşılıyor. Oyuncunun gizemi olmalı mı?

Sosyal medyayı sevmiyorum ve kullanmıyorum. Kimsenin hayatını takip etmiyorum, kimse de benim hayatımı takip etsin istemem. Biraz röntgencilik gibi geliyor. Herkes çok mutlu. Çok sahte. Böyle bir dünya yok. Dizilerde oyuncunun takipçi sayısına bakıyorlar ama dizisi tutmuyor. Algı hatası var.

‘Tiyatroda şarj oluyoruz’

Eski filmlerin tekrar çekilmesi gündemde. Çekilmeli mi, tadında mı kalmalı?

Bence çekilmeli, o zaman ‘Hamlet’i de oynamayalım, daha önce binlerce insan oynamış. Siz istediğiniz tadı içerisine koyabiliyorsanız, seyirci onu alır.

Sizin sinema filmi projeniz var mı?

Ben sinemayı çok sevmiyorum, tiyatroyu seviyorum. Bizim pillerimiz tiyatroda şarj oluyor. Seyirciyle o atmosferi paylaşmak çok başka bir şey. Salondaki bir nefes bile sizi farklı oynatabilir. Tiyatro benim için bir yaşam biçimi. Ama diziyle birlikte tiyatro yapamıyorum, zor oluyor. Dizi çekerken hastaysanız iş koymayabilirler ama satılmış tiyatro biletine çıkıp oyun oynamak zorundasınız.

 

HT Magazin

Ömür Sabuncuoğlu