"Seyircileri cıvıl cıvıl bir dizi bekliyor"

Güncelleme: 16 Haziran 2018 Cumartesi, 11:06:43

Show TV'de yakında izleyicisiyle buluşacak olan Darısı Başımıza'nın oyuncularından Devrim Yakut, diziyi anlattı.

90’LI yıllardan bu yana ağırlıklı olarak tiyatro sahnelerinde seyirciyi selamlayan Devrim Yakut’u bu yaz boyunca Show TV ekranlarında izleyiciyle buluşacak olan yeni dizi ‘Darısı Başımıza’da izleyeceğiz. Dizide üç çocuk annesi Zerrin’e hayat verecek olan Yakut ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.Yakut, “Dizimizin içinde romantik bir aşk serüveni, aldatma, yanlış anlaşılmalar ve geçmişten gelen hesaplaşmalar var. Seyircileri cıvıl cıvıl bir dizi bekliyor” diyor.

‘Darısı Başımıza’nın nasıl bir hikâyesi var?

Her şeyden önce sıcak, samimi ve eğlenceli bir hikâyesi var. Diziminizin içinde romantik bir aşk serüveni, aldatma, yanlış anlaşılmalar ve geçmişten gelen hesaplaşmalar söz konusu. Özetle bir romantik komedinin istediği her şeyi barındıran bir iş yaptık. Seyircinin de seveceğini umuyorum. 

Zerrin karakterinden biraz bahseder misiniz?

Zerrin, üç çocuğunu tek başına çalışarak büyütmüş bir anne. Fedakâr, çocuklarının iyi bir yuva kurmasını takıntı haline getiren, dominant, biraz eserekli, lafını esirgemeyen tatlı bir Türk annesi. Geçmişten getirdiği birtakım kırgınlıkları, öfkeleri de var. Onlarla nasıl yüzleşip nasıl yol alacağını zamanla göreceğiz.

Zerrin bir kuaför. Sizin için hazırlanma süreci zor olmamış olsa gerek..

Evet bir kadın oyuncu için uzak bir meslek değil. Özellikle tiyatro kökenli olduğum için bana hiç uzak değil. Çünkü biz saçımızı yapmayı, boyamayı ve makyajı mecburen öğrendik. Zerrin’in canlandırdığı meslek de onun hayatta hep dimdik kalabilmesini sağlamış. 

Dizide 3 çocuğunuz var. Çocuklarınız nasıl karakterdeler?

Zerrin’in tüm hayatı çocukları. En büyük kızı Rüya, ortanca kızı Öykü ve en küçük oğlu Serkan. Öykü biraz daha annesinin işaret ettiği yoldan giden daha uyumlu bir çocukken, Rüya hayal âleminde yaşayan, hayali bir sevgiliye âşık, annesinin eleştiri oklarının altında bir genç kız. Aslında Zerrin’in başı en çok Rüya’yla dertte. Serkan ise daha küçük. Ama tüm bu çatışmaların içinde birbirini çok seven bir aileyle tanışacak seyircimiz. Çok tatlı düğümler, çözülmeler olacak. Seyircilerimizi cıvıl cıvıl bir dizi bekliyor.

Enerjisi yüksek bir proje olacak diyorsunuz.. Kesinlikle. Deniz Dargı’nın hem kalemi güçlü hem de kıvrak bir zekâya sahip. Biz de oyuncular olarak bu enerjiyle yazılmış hikâyeyi aynı enerjiyle seyirciyle buluşturma çabasındayız. Yönetmenlerimiz Barış Yöş ve Zeliha Orman da oldukça oyuncu merkezli ve istenilen dünyayı kurmakta çok mahir. Ortaya enerjik bir iş çıkacak diye umuyoruz. Seyirciler dizideki karakterlerimizle özdeşlik kuracak, samimiyeti hissedecekler. Seyircilerimizle bu noktalardan kucaklaşacağız.

‘Senaryo dilini çok sevdim’

Size ‘Darısı Başımıza’da ben de olmalıyım dedirten neydi?

Aslına bakarsanız yazın dizi çekmeme kararıyla yürüyen biriydim. Bu işle de yaz işi olacağı için önce ilgilenmedim. Fakat senaryoyu önce gören menajerim Zeynep Berkiş, en azından okumamı rica etti. Okudum ve senayonun dilini çok sevdim. Ama işi kabul etmemin asıl sebebi Faruk Turgut Bey ve onun samimi, içten ve gerçekçi yaklaşımı oldu.Yapımcının meseleye baktığı yer, işin nasıl olacağı konusunda önemli bir kriter.

‘Sahnede olma fikri nefes kesici’ 

Neredeyse 25 yıldır tiyatro sahnelerindesiniz. Ancak Devlet Tiyatrosu’ndan bir süre önce emekli oldunuz. Tiyatro alanında projeleriniz var mı?

Dediğiniz gibi neredeyse 25 yıldır aralıksız sahnede olan bir oyuncuyum. Emekli olunca biraz ara vermek istedim. Çünkü oyun ve turne yorgunuydum. Dinlenmek, şarj olmak ve özlemek için bilinçli bir ara verdim. Beni heyecanlandıracak bir proje de gelmedi açıkçası. Ama önümüzdeki tiyatro sezonunda bir sürpriz var. Benim için uzun bir aradan sonra yeniden sahnede olma fikri bile nefesimi kesiyor. Her şey yolunda giderse güzel bir oyunla özlem bitecek.

Emekli olup İstanbul’a gelerek yeni bir sayfa açtınız bir nevi?

Evet. 42 yaşında her şeye neredeyse sıfırdan başladım. Çok da memnun ve mutluyum. İstanbul da sektör de beni güzel karşıladı çok şükür. Çalışıyorum, çok sevdiğim işimi yapıyorum. Daha özgürüm. E daha ne olsun...

‘Alper benim yoldaşım’ 

Alper Kut ile evlisiniz. Evliliğiniz nasıl gidiyor?

Şahane gidiyor. Alper gibi bir adamla kötü gitmesi imkânsız zaten. Çünkü o sadece eşim değil. Benim en yakın oyun arkadaşım, aynam ve yoldaşım. İyi arkadaş ve yoldaş olamadığınız biriyle olmuyor zaten. Biz zaten önce çok eğlendik, sonra evlendik.

‘Tanınmak şifalı bir durum’

Televizyonun getirdiği popülerlikle ne kadar ilgilisiniz?

Popülerlik bizim işimizin doğal bir parçası. Oyuncu olmayı seçtiğiniz andan itibaren önce ailenizde sonra mahallenizde sonra da tiyatro yaptığınız şehirde tanınıyorsunuz. Dizi ve sinema filmi yapınca popülerliğin çapı da genişliyor. Sokakta birilerinin sizi tanıyıp beğenisini ifade etmesi çok şifalı bir durum.

 

HT MAGAZİN - SERKAN ÖZTÜRK