Severek ve uyumlu çalışmanın ürünü: Yeni Gelin

Güncelleme: 17 Mart 2018 Cumartesi, 10:11:03

Yeni Gelin’i fenomen yapan özelliklerin neler olduğu set izleniminde daha net bir şekilde ortaya çıktı.

Adana’nın Yüreğir İlçesi’nde etrafı bereketli topraklar üzerindeki narenciye bahçeleriyle kaplı, horozlarla tavukların gün boyu bitmek bilmeyen düetine yöre kuşlarının vokal yaptığı Temur Ağa çiftliği.

İşte o çiftlikte çekilen, her cumartesi günü izleyiciye Show TV ekranlarından ulaşan ‘Yeni Gelin’ de bereketli izleyici oranlarıyla bir fenomen haline geldi.

Peki dizinin bu kadar ilgi görmesinin alt yapısında neler olabilirdi?

Bu sorunun cevabını öğrenmenin en iyi yolu elbette seti ziyaret etmekti. Madrid ve Milano’da büyümüş İspanyol ‘Bella’ ile aşiret içinde büyümüş, Çukurova’nın güneşiyle kavrulmuş ‘Hazar Ağa’nın Honore de Balzac’ın ‘Aşk, nereden eseceği belli olmayan rüzgâr gibidir’ sözüne nazire yaptıkları aşklarının şemsiyesi altında gelişen olaylar...

Komediyle aşkın harmanlandığı ‘Yeni Gelin’, hikâyesi, yönetimi ve usta oyuncu kadrosuyla deyim yerindeyse tam tamına. İzleyicinin gösterdiği ilgi de işte o ‘tam tamına’nın en belirgin göstergesi.

İLKELERİ İŞ AHLAKI

‘Yeni Gelin’in çekiminden ekranlara yansımasına kadar görev yapan herkes amatör ruhla profesyonelce çalışmayı ilke edinmiş. Yapımcılar Ali Gündoğdu, İnci Gündoğdu ile İsmail Gündoğdu, senarist - yönetmen Ersoy Güler, ikinci yönetmen Tülay Kocatürk ve görüntü yönetmeni Önder Güral çekimlerin planlanan sahnelerle ve öngörülen zamanda gerçekleştirilmesinde başrolde.

Çekim ortamının uygun hale gelmesinde, sette aksaklık yaşanmamasından sorumlu set amiri Zeki Bozkurt’tan kimin neyi nasıl içtiğini bilerek hizmette bulunan setin çaycısı Ali Ulaşer’e kadar tüm ekip işlerinin ehli. Ve John Hancock’un ‘İş hayatındaki en büyük yetenek diğerleriyle iyi geçinip onların yaptıklarında etkili olabilmektir’ sözünün de işaret ettiği gibi iş ahlakına sahip olmaları.

BİR TÜRKİYE MOZAİĞİ

Senarist ve yönetmen Ersoy Güler’in ve oyuncuların da dediği gibi hikâye Türkiye mozağini yansıtıyor, her yaştan kişiye hitap ediyor. İşte o hikâye, izleyiciye sevilerek yapılan çalışmanın sonucunda sunulunca her hafta ortaya keyifli bir ‘Yeni Gelin’ çıkıyor.

Set ziyaretimde ‘Bella’ ile ‘Hazar’ı canlandıran başrol oyuncularının tesadüflerin ve azmin rüzgârına kapılmasıyla bir araya geldiklerini öğrenmek oldukça ilginç oldu.

ABD’deki özel bir üniversitede burslu okuma hakkı elde etti ama son anda kalbinin sesini dinleyip mankenlik yapmaya karar verdi. Sonra bir gün Çin’den mankenlik teklifi geldi. Tam yola çıkacaktı ki Pasifik Okyanus’undaki depremle oluşan tsunami gideceği Şanghay’ı yerle bir etti. Birkaç gün sonra da Türkiye’den oyunculuk teklifi aldı. Babası Litvanya, annesi Alman-İtalya kökenli. Brezilya’da doğup büyümüş. Çoklu kültür renkli kişiliğe bürünmüş. Jessica May...

Adana’da İnşaat mühendisliği eğitimi alıyordu ama aklı fikri oyunculuktaydı. Şansını denemek için gideceği İstanbul’da oyunculuk eğitimi almak, barınmak ve diğer giderleri için paraya gereksinimi vardı. Kişisel gelişim üzerine ürettiği bir projeyle o parayı kazanıp soluğu İstanbul’da aldı. Tiyatro Craft’ta eğitimini aldığı oyunculuğunu azimle harmanlayınca kendisini fark ettirmekte geç kalmadı. İlk iki dizisinde ikinci rollerde rol alırken bir sonrakinde gözünü başrol oyunculuğuna dikmişti. Ve bir gün ‘Yeni işimde başrol oynayacağım’ı odasının duvarına yazdıktan sadece 48 saat sonra Süreç Film’den açılan telefonun diğer ucundaki kişi ‘Yeni Gelin’de ‘Hazar’ için sizi düşünüyoruz. Deneme çekimine gelir misiniz?’ dedi. Tolga Mendi...

Usta oyuncu kadrosunu oluşturan Mustafa Avkıran, Dağhan Külegeç, Sema Keçik, Lale Başar, Renan Bilek, Yonca Şahinbaş, Burçin Bildik, Zeynep Kankonde, Esin Gündoğdu, Murat Kocacık, Bahar Süer, Feride Hilal Akın, Onur Baytan, Şilan Makal, Halil İbrahim Kurum, Ümit Yesin, Ece İrtem, Mustafa Çavuş ve İpek Bağrıaçık ‘Bella’ ile ‘Hazar’ın aşk hikâyelerini süslerken her biri karakterlerini de birer fenomen haline getirdi.

O gün çekimler Jessica May ile başladı. Sonra bütün oyuncuların yer aldığı sahnelere geçildi. Ersoy Güler, önce kalabalık oyuncu kadrosunun içine girerek neler istediğini yineledi. Sonra da monitörün başına geçip görüntü yönetmeninden aktarılan görüntüleri takip etti.

Dikkatimi çeken konulardan biri sahnelerin neredeyse hiç tekrar yapılmadan çekilmesi. Oyuncular, sete çıkmadan önce repliklerini iyice ezberlemiş olmanın yanı sıra bir yıldır birlikte vakit geçirmekten dolayı birbirleriyle paslaşmaların nasıl olması gerektiğini deyim yerindeyse yemiş, yutmuş. Maçlarını izlemesi pek keyifli olan futbol takımları gibi. Takır takır...

‘Anadolu’yu yansıtıyoruz’

Yeni Gelin’in senaristi ve yönetmeni Ersoy Güler dizinin neden ilgi gördüğünü şöyle ifade eti: Tam bir halk komedisi. Bu kadar çok sevilmesinin sebebi tamamen o. Mizahını sosyal kültürel yapısını, mesajlarını, gündemini, hikâyelerini halktan, geçmiş yıllardan gelen gelenek ve göreneklerden alıyor. Anadolu gelenek ve göreneklerini hatırlatıyoruz. Tüm Anadolu’nun yapısını gösteriyoruz.

JESSICA MAY

Yeni gelin, sevdalı gelin, saf, masum, biçare gelin

“Hikâye bir kere çok güzel. Eğlenceli. Yönetmen, oyuncular, set çalışanları... Hepimiz o kadar iyi anlaşıyoruz ki. Ortaya iyi bir enerji çıktı. İzleyiciler hikâyeyi o enerjiyle izleyip mutlu oluyor. Bence iyi enerji yarattı, oynarken o enerjiyi iyi yansıtıyoruz. İzleyici de o enerjiyi hissedebiliyor ve mutlu oluyor. Gülüyorlar, gülmeye ihtiyacımız var.”

‘Oyunculuk, bulunduğu kıyılardan ayrılma cesareti gösterip okyanusların ötesinde keşfedilen kutsal topraklardır.’

TOLGA MENDİ

Hikâyemizin Romeo’su, Çukurova’nın modern ağası

“Her yaştan insan izliyor, tek bir kesime hitap etmiyor. ‘Yeni Gelin’de herkes kendinden bir şey bulabiliyor. Gülmeyi herkes sever. Komedi konusunda bir açlık vardı. Bu kadar sevilmesindeki en büyük etkenlerden biri de setteki uyumun ekranlara yansımasıdır. Ayrıca ekibin birbirini çok tutması ve yazan, yönetenin aynı kişi olması da büyük bir avantaj.”

‘Oyunculuk yaşam tarzıdır, kendine her gün bir şeyler katmaktır, gelişime açık olmaktır.’

MUSTAFA AVKIRAN

Bozok Aşireti’nin Mezopotamya yürekli Türkmen reisi... Kamera önünde ‘Yeni Gelin’in ‘Kalender Ağa’sı kamera arkasındaysa oyuncuların hamisi

“3-4 yaşındaki çocuklar bile izliyor. Ölçümlerde bunu görüyoruz. Küçüğünden büyüğüne herkesin ailece izleyebileceği bir dizi yapıyoruz. İşlerim için gittiğim bankadaki memure hanım ‘7 yaşındaki oğlumla birlikte izliyoruz, sağ olun. Bize şahane cumartesi akşamları yaşatıyorsunuz’ dedi. Genel olarak, buna yakın şeyler duyuyorum. Bence buradaki en güçlü nokta Ersoy’un kurduğu hikâyenin, Türk aile yapısına, TV izleme alışkanlığına ve aile tarafından paylaşılabilir olmasına bağlı. Senaryonun rejisörle onun oyuncularla ilişkisi derken ortaya birbirini çok iyi anlayan bir ekip çıktı.”

‘Oyunculuk bir yaşam biçimi. Kayıtsız şartsız yapılması gereken, yüzeysel olduğu anda biten bir meslek.’

DAĞHAN KÜLEGEÇ

Bozokların en büyük vârisi, kardeşinin gölgesini yırtmaya çalışan büyük abi

“Biz, ‘Yeni Gelin’i çok seviyoruz ve çekerken çok eğleniyoruz. Biz oyuncular hikâyeyi sevdiğimiz zaman daha çok katkıda bulunuyoruz. O enerjinin de halka geçtiğini düşünüyorum. Bir de Türkiye’nin gerçeği olan doğal konuları işliyoruz. Bu nedenle izleyici hikâyeyi kendine yakın buluyor. Kadromuz çok iyi, herkes çok başarılı.”

''Oyunculuk olmasa çoğu insanı ya tımarhaneye ya da hapishaneye kapatırlar. Allah’tan oyunculuk var.''

Röportaj: Mehmet Çalışkan

HT Magazin