"Çok kaliteli bir iş çıkardık"

Güncelleme: 23 Ocak 2018 Salı, 11:13:43

Show TV’nin merakla beklenen yeni dizisi ‘Yuvamdaki Düşman’ın başrol oyuncularından Ece Çeşmioğlu, HT Magazin’e konuştu. İlk defa kötü bir karakterle izleyici karşısına çıkacak olan güzel oyuncu çok iddialı: “Farklı bir durumu anlattığımızı düşünüyorum. Gerçekten çok kaliteli bir iş çıktı”

Ece Çeşmioğlu pırıl pırıl, başarılı bir oyuncu. Her projesinde kendini daha çok geliştirdi. Şimdi SHOW TV ekranlarında yayınlanacak olan, psikolojik gerilim türündeki hikâyesiyle büyük bir merak uyandıran ‘Yuvamdaki Düşman’ dizisiyle evlerimize konuk olmaya hazırlanıyor. Fotoğraf çekimimizde son derece rahat, eğlenceli ve bir o kadar da samimiydi. Gözlerinin içi gülen Ece ile sohbetimize, attığı her adımla izleyicinin tüylerini ürpertecek olan Ceren karakterini konuşarak başladık.

‘Yuvamdaki Düşman’ yakında SHOW TV’de başlıyor. Konusunu anlatır mısın?

Ben Ceren’i canlandırıyorum. Ceren, Çifthanlılar Ailesi’ne kaybettiklerini geri almak üzere gelmiş bir bakıcı kız. Hayalindeki hayatı birdenbire kaybediyor, sonra o hayatı geri alma hikâyesi başlıyor.

‘KİMYAMIZ TUTTU’

Nasıl bir karakter Ceren?

Hırsları olan, bencilce düşünen, amacı uğruna her şeyi feda edebilecek, kararlı bir kız. Çok iyi konuşma yeteneğine sahip, insanları etkileyebilecek bir aurası var. Ama empati gücünden yoksun, herkesi anında harcayabilecek bir yetiye sahip. Ona göre bütün insanlar piyon ve kullanabileceği bir eşya.

Zor bir karakter…

Yaradılışından ve çocukluğundan gelen bir durum var. Yaşadıkları çok ağır ve onlarla baş etme yöntemleri de epey farklı.

Sette günler nasıl geçiyor?

Çok güzel çalışıyoruz ve eğleniyoruz. Herkese kendimi yakın hissediyorum. Yönetmenimiz ağır sahnelerden önce bana çok destek oluyor.

Sanırım ilk kez kötü bir karakter canlandırıyorsun.

Evet. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Okulda Lady Macbeth’i oynamıştım ve çok heyecanlanmıştım. Bir oyuncu için farklı rollerde olmak inanılmaz bir hazine.

Dizide bir bakıcıyı oynuyorsun. Çocuklarla aran nasıl?

Normal. (Gülüyor) Çocukları çok severim ama ilk defa bir çocukla bu kadar çok vakit geçiriyorum. Devamlı kucağımda.

Ağladığında sakinleştirebiliyor musun?

Tabii ki. Aramızda enteresan ve çok güzel bir kimya oluştu. Zaten çok da ağlayan bir çocuk değil. (Gülüyor)

Sen nasıl bir çocuk muşsun?

Ben de sorunlu bir çocuk değilmişim, yaramazlıklarım yokmuş ama yemek yemezmişim. Annemi o konuda çok üzmüşüm.

Şimdi yemekle aran nasıl?

Küçükken çok yemek seçerdim, şimdi seçmiyorum. Daha iştahlıyım ama sağlıklı beslenmeye çalışıyorum.

Oyunculuk çocukluk hayalin miydi?

Evet, başka da hiçbir hayalim yoktu. Annem de bunu fark etmiş, beni bir ajansa yazdırmış.

Nasıl fark etmiş yeteneğini?

O zamanlar sunucular sundukları programlarda faks okurlardı. Ben de tuvalet kağıtlarını alıp yerlere saçar, faks kelimesini doğru söyleyemeyerek, “Şimdi fakıslarımızı okuyorum” deyip, giyinip, süslenip pozlar verirmişim. (Kahkahalar) Annem de kamera karşısında çok rahat hissettiğimi görüp beni bir ajansa kaydettirmeye karar vermiş.

‘MÜTEVAZI BİRİYİMDİR’

Çok enteresan bir hikâye…

İlkokuldayken öğretmen, “Ne olacaksınız?” diye sorduğunda, “Tiyatrocu olacağım” diyordum. İlk dizim, Songül Öden ve Kıvanç Tatlıtuğ’un baş- rolünü paylaştığı ‘Gümüş’tü. Sonra 16 yaşında Emre Kınay ve iclal Aydın’ın oynadığı ‘İki Aile’de rol aldım.

Sonra…

Konservatuvar okumak istedim ve tiyatro bölümünü kazandım. Sınavda jüri koltuğunda Zaliha Berksoy, Meltem Cumbul, Atilla Şendil ve Bülent Emin Yarar vardı. Hayatımın en heyecanlı anlarından biriydi.

Böyle bir kadronun karşısında sınavı geçmek, bravo!

17 yaşındasınız, kazanmayı çok istiyorsunuz ve tek bir sınav hakkınız var. Kazanamazsanız tam 1 sene bekleyeceksiniz.

Sonuçlar açıklandı ve kazandığını öğrendin. Ne yaptın?

Bayılıyordum, yıldızları falan gördüm. Ağladım, çığlıklar attım.

Genç yaşta şöhret olmak hayatını nasıl etkiledi?

İnsanlar tanıdığında başkalaşıyorsanız, bu sizin içinizde vardır. Ben başkalaşmadım, mütevazıyımdır. Çünkü bizim işimizde her zaman daha iyisinin ve yenisinin olduğunu biliyorum.

Şöhretin sevmediğin tarafları oldu mu?

Bazen kötü uyanırsınız ve sebepsiz şekilde o gün kötü geçer. Biri sizinle fotoğraf çektirmek istediğinde çektirirsiniz ama enerjiniz düşüktür ve karşınızdakine bunu hissettirebilirsiniz. Her an hazır olmak çok zor ve insanlar sizden bunu bekliyor. Ama bir süre sonra onu da bir tekniğe oturtabiliyorsun.

Okuldan sonra tiyatroda oynadın mı hiç?

Yok, tiyatroya kaliteli ve güzel vakit ayırmak istiyorum. Çünkü tiyatro bunu hak ediyor. Hazır olduğumda, güzel bir oyunun içinde olmayı çok istiyorum.

Kardeşin var mı?

Evet var, adı Ceren. ‘İki Aile’de de benim ismim Ceren’di. Bana şans getireceğine inanıyorum. Annem de seslenirken yanlışlıkla “Ceren” der. Dolayısıyla dizideki ismime aşinayım. Sette de insanlar seslendiğinde hemen dönüp bakıyorum.

O zaman anne olma fikrine sıcak bakıyorsun…

Şu an çok yakın değilim. (Kahkahalar) Köpeğim, annemlerin yanında. Yalnız başıma köpeğime bakamazdım, büyük sorumluluk. Anneme, “Bir bebeğim olduğunda da yanımda olacaksın değil mi?” diyorum. (Gülüyor)

‘ÖZEL DEĞİLİM SADECE TANINIYORUM’

Sokakta ilk tanındığın günü hatırlıyor musun?

Evet, insanlar fotoğraf çektirmek istediğinde çok değişik gelmişti, küçüktüm de… Bu konuda aileme çok teşekkür etmek istiyorum. “Özel değilim, sadece tanınıyorum çünkü herkesin bildiği bir iş yapıyorum, göz önündeyim” dedim.

‘İHTİYAÇ VARSA BOTOKS YAPTIRILABİLİR’

Son zamanlarda oyuncuların botoks ya da estetik yaptırıp yaptırmaması çok tartışılıyor. Senin bakış açın nasıl?

İhtiyaç varsa, yüzünü değiştirmeden doğal bir botoks olabilir. Fakat oyuncuyuz ve mimiklerimiz önemli.

Hiç yaptırdın mı?

Yaptırmadım. Konservatuvarda okurken televizyonda oyunculuk yapmamız yasaktı, ben de dört yıl ekranlardan uzak kaldım. O dönemde yüzüm oturdu ve büyüdüm. Dişlerime tel taktırdım, dişerim düzeldi. İnsanlar da botoks falan yaptırdım zannetti. (Gülüyor)

‘PİLATES ÇOK İYİ GELİYOR’

Sporla aran nasıl?

Şu sıralar pilates yapıyorum, çok iyi geliyor. Pilates yapıp güne başlamak ve yapmamak arasında gerçekten çok büyük fark var. Oyuncu olarak bedenlerimizin açık ve rahat olması adına spor yapmalıyız.

‘HAYVAN SAHİBİ OLMAK MEDİTASYON GİBİ’

Evde evcil hayvanın var mı?

Dört yaşında bir köpeğim var, adı Leo. Çok acayip duygular tattırdı bana. İnsanın hayatında bir kedi ya da köpek beslemesi onu çok değiştiriyor ve dönüştürüyor. Evladım varmış gibi hissediyorum. Eminim ki evlat duygusu başka bir şeydir ama duygu ve hissiyat olarak benzer sanki. İleride bir çocuğum olduğunda, yavru bir köpek alacağım. İkisinin beraber büyümesini çok isterim. Ondan çok şey öğreneceğimi düşünüyorum. Meditasyon gibi.

‘NEBAHAT ÇEHRE TAM BİR İDOL’

Nebahat Çehre’yi iki cümleyle anlat desem…

Mükemmel bir kadın, tam bir idol. Yürüyüşünden oyunculuğuna, hayatı yaşayış tarzına kadar her şeyiyle örnek alınacak bir insan ve çok samimi.

‘ÂŞIK OLUNCA ENERJİM DEĞİŞİYOR’

Aşk var mı?

Aşk var. Âşık olunca enerjim değişiyor. Heyecanlanıyorum ve daha yüksek bir enerjide oluyorum. Beni uyuşukluktan kurtarıyor ve daha aktif bir insan yapıyor.

Evlilik için ne düşünüyorsun?

Onun için erken ama ilerde evlenip çocuk sahibi olmayı isterim.

Son olarak SHOW TV izleyicilerine ne söylemek istersin?

İlk defa kötü bir karakter oynuyorum, lütfen bu heyecanı benimle paylaşın. Gerçekten çok kaliteli bir iş çıktı ve farklı bir durumu anlattığımızı düşünüyorum. Bizi izleyin.

Ece Çeşmioğlu’nun başrolü Nebahat Çehre, Aslı Tandoğan ve Pamir Pekin’le paylaştığı, psikolojik gerilim türündeki ‘Yuvamdaki Düşman’ yakında Show TV’de izleyiciyle buluşacak.

Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu

HT Magazin