‘Seyirciyi tam kalbinden yakalıyoruz’

Güncelleme: 18 Aralık 2017 Pazartesi, 09:57:47

Show TV’nin fenomen dizisi ‘Çukur’da Paşa ve Emmi karakterleriyle seyirci karşısına çıkan Çetin Sarıkartal ve Kadir Çermik ile buluştuk.

Pazartesi akşamları Show TV’de yayınlanan ve milyonları ekran başına kilitleyen ‘Çukur’da, Paşa ve Emmi karakterlerine hayat veren Çetin Sarıkartal ve Kadir Çermik’le diziyi konuşmak üzere bir araya geldik. Paşa ile Emmi, İdris Koçovalı’nın en çok güvendiği adamlarının başında geliyor. Paşa, yüksek ticari zekâsıyla ve gerilimin tavan yaptığı anlarda ön planda olmasıyla dikkat çekiyor. Emmi ise insan ilişkilerinde kuvvetli olmasının yanı sıra oldukça stratejik davranabiliyor. İşte ikiliyle sohbetimiz... 

 

‘EKİP, MAKİNE GİBİ İŞLİYOR’

‘Çukur’un senaryosu size neler hissettiriyor?

Kadir Çermik: Senaryoyu ilk okuduğumda, çok etkilendim. Karakterler ve hikâyedeki katmanlar beni her geçen gün heyecanlandırıyor. Çok keyifli parçalar var, ekip adeta bir makine gibi işliyor.

Çetin Sarıkartal: ‘Çukur’un konu ya da tema olarak benzerleri olabilir ancak benzersiz olduğu bir nokta var ki eylem akışını, kişilerin karakter özellikleri belirliyor. Her oyuncu, canlandırdığı karakterin hikâyelerinin gelişimine izin veriyor.

K.Ç.: ‘Çukur’un senaryosu yazılış itibarıyla geliştirilmeye, işlenmeye ve derinleştirilmeye çok müsait. Bu dizi, sadece başrollerle yürümüyor, çok kollu bir iş. 

‘BİZ DEMEKTEN ÇEKİNMEMELİYİZ’

Dizide canlandırdığınız karakterlerle bütünleştiğinizi görüyoruz...

Ç.S.: Karakterimi bir çırpıda kavradım, tam üstüme dikilmiş takım elbise gibi! Paşa, bir kavga olsa hiç düşünmeden atlar ancak Emmi düşünerek hareket eder.

K.Ç.: Doğru! Bununla birlikte Emmi biraz daha gelenekçi, Paşa ise biraz daha yenilikçi. Yeniliğe ve değişime açık insanların sayısının artması gerekiyor. Emmi güçlü de olsa sürünün bir parçası olmayı seviyor. Paşa ile Emmi’yi güzel bir kolaj yapsak toplum olarak çok daha mutlu oluruz.

‘Çukur’ seyirciyi hangi noktadan yakaladı sizce?

Ç.S.: Artık unutulmakta olan bir yaşam biçiminin tüm taşıyıcı özellikleri bu dizide mevcut. ‘Çukur’da, benden ziyade biz olabilmeye vurgu yapıyoruz. Günümüzde kimi çevreler “Biz” demenin kendilerine prim kaybettirdiğini düşünse de yüksek sesle “Biz” demekten çekinmemeliyiz. Mahalle hayatının gerçekliği ve doğallığı da 7’den 70’e herkesin dikkatini çekiyor.

K.Ç.: Onur, erdem ve mahalle kavramının yok sayılmadığı dönemler gerçekten çok güzeldi. Dizide eski bir dönemin sonunu yakalamış Emmi ile Paşa da, ana oyuncularının etrafında sürükleyiciliğe katkı sağlayacak bir katılımda bulunuyor.

‘KARAKTERLER ÇOKSESLİ’

‘Çukur’da verilmek istenen mesajı halk yeterince alabiliyor mu sizce?

Ç.S.: Değerleri, doğruları nasıl yaşatırızı anlatıp onun mücadelesini veriyoruz. ‘Çukur’, büyük bir kuşatma içerisinde ancak değerleri koruyup bu mahalleyi yeni çağa da adapte edebilmek gerekiyor. Nasıl değişip nasıl dönüşeceğiz ve nasıl yok olmayacağız bu çok önemli! ‘Çukur’da iyi bir homojenlik, karakterlerde çokseslilik var.

K.Ç.: Seyirciyi, tam kalbinden yakalıyoruz bana kalırsa. Oyuncular arasında sette olan keyifli birliktelik ve yaşanmışlık ekran başına geçenlere de yansıyor. İnanır mısınız her oyuncu birbiriyle karşılıklı oynama arzusu içinde, daha ne olsun?

Günümüz oyuncularının yardımlaşmasının üst düzeyde olduğunu söyleyen Çetin Sarıkartal ve Kadir Çermik “Aramızda samimi diyaloglar var” diyor.

Çok yalnızız, yoksunlaştık’

‘Çukur’ dizisi bir anlamda insanların zaman geçtikçe ne kadar yalnızlaştığını da yüzümüze vuruyor. Öyle değil mi?

Kadir Çermik: Evet, biz çok yalnızız! Hem de yoksunlaştık. Yoksunluğun içinde insanlar kendilerini var edip başarılı olmak istiyor. Bir insan eğer yırtarsa her şeyin çözülebileceğini düşünüyor ama sonrasında haliyle tökezliyor.

Çetin Sarıkartal: Günümüzde, hayatta bir izbırakmak, efsane olmak isteyen insanlar, “Ne kadar çok insanı silersem, o kadar efsane olurum” diye düşünüyor. Ancak o iş öyle değil. Bir birey, ancak kendisini efsane kılanlar sayesinde efsane olabilir.

‘Sokaklar bizim ilham kaynağımız’

Diziden arda kalan zamanlarınızda neler yaparsınız?

Kadir Çermik: ‘İntihar’ın Genel Provası’ adlı oyunla seyirciyi tiyatro sahnesinde selamlıyorum. Öte yandan, vizyona girmek için gün sayan Nuri Bilge Ceylan imzalı ‘Ahlat Ağacı’ filminin heyecanını yaşıyorum. Bunların haricinde fırsat buldukça tarihi ve kültürel geziler yapıyorum.

Çetin Sarıkartal: Yaşamayı çok sonradan öğrendim. 80 öncesi kuşağının ortak bir sıkıntısı olsa gerek bu. Sette, zamana karşı yarışarak yaşadığımı hissediyorum. 1996 yılından bu yana tiyatroyla haşır neşir olan biri olarak, gençlerin oyunculuk eğitimine elimden geldikçe katkıda bulunuyorum. Sokaklar, sokaktaki vatandaşlar ilham kaynağımız.

‘Karagöz ile Hacivat diyen bile var’

Sokaktaki insanlardan ilginç tepkiler alıyor musunuz?

Çetin Sarıkartal: Bugüne kadar eğitim-öğretim alanında yer aldım. Hâlâ da öğretim görevlisiyim. Ancak televizyonda ilk defa bir dizide oynadığım için tanınırlığım kısa sürede arttı. Aslında oyunculuk iyi bir şey değilmiş! Beni olduğumdan daha iyi bir insan olmaya zorluyor. Özünde huysuz ve geçimsiz bir adamımdır. Artık o kadar geçimsizlik yapamıyorum. Sokaktaki vatandaşların davranışları o kadar sıcak ki onları geri çevirmek olmaz. Yolda “Paşa” diye seslenen çok.

Kadir Çermik: Bana da “Emmi” diyorlar hocam! Bugüne kadar pek çok projede yer aldım ama hiç bu kadar yoğun ilgiye mazhar olmamıştım. Ama artık olağan karşılıyorum. “Karagöz ile Hacivat” diyen bile var. Ama biz günümüzün Yavru ile Kâtip’iyiz!

HT Magazin/Arif HÜR