"Aşk acıdır ve acıtır"

Güncelleme: 29 Şubat 2016 Pazartesi, 10:19:04

SHOW TV’nin sevilen dizisi ‘Acı Aşk’ta Şahika karakterine hayat veren Neriman Uğur, "aşk acıdır ve acıtır” diyor

HT MAGAZİN / Arif HÜR

Başrollerini Seçkin Özdemir, Sezgi Sena Akay, Selin Şekerci ve Alperen Duymaz’ın paylaştıkları, SHOW TV’nin ilgiyle izlenen dizisi ‘Acı Aşk’ta Sude’nin annesi Şahika’yı canlandıran Neriman Uğur’la Nişantaşı’nda buluştuk. Usta oyuncuyla, diziyi, Şahika karakterini, güçlü kadın imajını, aşkı, rol aldığı tiyatro oyununu ve formunu nasıl koruduğunu konuştuk.

Bugüne kadar sizi genelde güçlü ve sert imajı olan kadınlara hayat verirken gördük. ‘Acı Aşk’ta da iyiyle kötü arasında gelgitleri olan, kızından başkasına acımayan, paragöz, hırslı ve güçlü bir karakter olan şahika’yı canlandırıyorsunuz. Bu tarz roller üzerinden ilerlemek size ne hissettiriyor?

Genelde bu karakterleri bana yapımcılar yakıştırdıkları için oynuyorum. Köylü kadını da oynamak isterim, işçi kadını da. Bu tarz rollerin bana gelmesinin nedeni sanırım dizi sektöründeki başlangıcım. Dominant ve sivri kadın rolü neredeyse oynadığım tüm dizilerde bana teklif edildi. Hoş ben de dişi rolleri oynamayı seviyorum. Şahika da onlardan biri. Bence hayatın içinde iyi-kötü savaşı verirken, bu karakterler daha öne çıkıyor. İnsanlar iyiyi sorgulamıyor, kötüden yola çıkarak kendilerine ders veriyorlar. Bu tarz karakter en azından ne yapmamaları gerektiğini öğretiyor seyirciye.

‘TEMBEL RUHLARI HİÇ SEVMEM’

Şahika’yla benzeşen ve farklı yönleriniz nelerdir?

Şahika’nın kızına bağlı olması benimle benzeşen tek yönü. Farklılıklarıysa saymakla bitmez. Şahika, hırsa ve paranın gücüne inanan, sevgisiz, aile kavramına önem vermeyen biri. Ben öyle değilim. Özverili, sevgisini gösteren, yapmacıksız, doğal ve verici insanlarla mutluolabilen bir yapım var. Tembelruhları da hiç sevmem.

Gerçek hayatta bugüne kadar canlandırdığınız karakterler gibi sert misiniz peki?

Özellikle ‘Yılan Hikâyesi’nde canlandırdığım karakterin etkisiyle hafızalarda sert ve kötü kadın imajıyla yer edinmiş olabilirim. Ama sert duruşum kimseyi yanıltmasın. Çevremde güler yüzlü, bol kahkahalı, esprili biri olarak tanınırım.

 



Peki kendinizi güçlü bir kadın olarak nitelendirebilir misiniz?

Sanırım. Ya da en azından kuyruğu dik tutmaya çalışıyorum. Yaşadığımız onca acının, savaşın, yokluğun, bilgisizliğin ve kültürel yozlaşmanın içinde sürekli mutluluk pozları verecek halim yok tabii. Ama yenilgiyi de kabul etmemeliyiz. Her durumun üstesinden gelebileceğimiz,zorluklarla baş edebileceğimiz gücü bulup küllerimizden doğmayı becerebilmeliyiz.


‘KADIN GÜÇLÜDÜR’

Genel olarak kadınların özellikle de Türk kadınının gücüyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Kadınlar güçlüdür. Onlar doğurur, besler, büyütür, işini yapar, evin gelirini giderini ayarlar. Her şeye koşar, yetişir. Aileyi ayakta tutar, tabii isterse. Dileğim, kadınların kendi ayakları üzerinde durabilecek konuma gelmesi, iş sahibi olması. Erkeğin güdümünde olmayı fazilet sayan kadınlara bu sözüm. Önce birey olarak var olmayı becermeli.

‘Acı aşk’la ilgili ne tür yorumlar alıyorsunuz?

Yolda kiminle karşılaşsam pazar günleri ‘Acı Aşk’ı izediğini söylüyor. Güzel bir tat yakaladık. Seyircimize layık olmaya çalışıyoruz.

‘KİMSE PARAYLA GÖMÜLMEDİ’

Dizide şahika’nın paraya karşı zaafı var. Sizin için para ne ifade ediyor?

Hiç önem vermiyorum. Para hayatımın önüne geçmiyor. Kendi standardımı koruyacak kadar paramın olması yeterlidir. Hiçbir zaman yaşantımın önüne geçecek kadar para kazanma hırsım olmadı. Bir pantolon, bir gömlek, iki güler yüz, sağlıklı olmak yeterli. Bu dünyada kimse parayla gömülmedi.


‘ESKİ DOSTLAR BİRLİKTEYİZ’

Aşk gerçekte de dizinin adı gibi acı mıdır?

Bazen karşılık görmezseniz aşk acıdır ve de acıtır. o evin içerisinde karşılık görmeyen çok aşk var. Sude’nin kocasına karşı duyduğu aşk acı. Sude’nin eşinin Melek’e, şahika’nın kocasına duyduğu aşk da acı. Senaryoyla dizinin ismi anca bu kadar uyumlu olabilirdi.

Oyuncuların dizideki performanslarına ve günlük hayattaki sosyal medya paylaşımlarına bakarsak iyi bir uyum yakaladığınızı görüyoruz. Sette nasıl bir ortam var?

Güzel bir gözlem yapmışsınız. Bu uyumun sağlanmasında dizinin sac ayağını oluşturan erkan Can, Hüseyin avni Danyal, Mutlu Güney gibi isimleri göz ardı edemeyiz. eski dostlar olarak birlikte güzel vakit geçirirken genç arkadaşlarla bir araya gelip onlara telkinlerde bulunuyoruz. Hatalarını tatlı dille anlatıyoruz.

‘Selin, soyadı gibi şeker’

‘Acı Aşk’ta kızınızı canlandıran Selin Şekerci’yi nasıl buluyorsunuz?

Soyadı gibi çok şeker. Onu başarılı bulmakla kalmayıp izlerken de hayran oluyorum. Selin, duygularını iyi ifade ediyor.


Dizinin ilerleyen bölümlerinde neler olacak?

Ev bayağı bir karıştı ve harika bir hal aldı. Daha farklı sürprizlerimiz de olacak.

‘Negatif insanları hayatımda tutmam’

Ufukta yeni bir sinema filmi var mı?

Teklifler geliyor. Birinci derecede götürebileceğim baba bir filmde rol almak istiyorum.

Bugüne kadar 30’dan fazla tiyatro oyunu ve 25’ten fazla dizi ve filmde rol aldınız. Geriye dönüp baktığınızda bu tablo size ne hissettiriyor? İstediğiniz noktada mısınız?

Kendimi yıllar önce bu güzel suyun akışına bıraktım ve hâlâ o suda yüzmeye çalışıyorum. Kendime ters gelen işleri yapmamaya çalıştım. Kendi seçimlerimle var oluyorum. Topluma ve bana yararı olan işler yapmak istiyorum.

Bugüne dek içinizde ukde kalan bir şey var mı?

Dünyayı gezmek... Afrika’ya ve Uzakdoğu’ya gitmek istiyorum ama diziler ve tiyatro oyunları nedeniyle bir türlü gitmek nasip olmuyor.

Formunu her zaman muhafaza eden bir oyuncusunuz. Bunun özel bir sırrı, formülü var mı?

Etrafınızda sevdiğiniz, sizi gülümseten, varlığınızı da yokluğunuzu da paylaşan, sırtınızı dayayabileceğiniz insanlar olursa benim gibi siz de yaşlanmazsınız. Sporu pek sevmiyorum ama olumlu insanlarla beraber olmayı seviyorum. Negatif insanlardan nefret ediyorum. Onları etrafımda, hayatımda tutmamaya gayret ediyorum.

‘Oyunda 2 kadın direniyoruz’

Dizinin yanı sıra şu an ‘Havada yüzmek’ adlı tiyatro oyununda da oynuyorsunuz. oyundan bahseder misiniz?

 Charlotte Jones’un yazdığı, yönetmenliğini Murat Sarı’nın üstlendiği bir oyun. 1920’li yıllardan 1970’lere kadar uzanan yaşam diliminde topluma aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle akıl hastanesine kapatılan sabıkalı iki kadının yaşama karşı direnmelerini ve birbirlerine tutunarak 50 yılı birlikte geçirmelerini anlatıyor.

Oyunda nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?

Erkek gibi giyinip puro içen bir kadın olan Dora karakterini canlandırıyorum. Babası tarafından tecavüze uğrayıp hamile kaldığı için toplum tarafından dışlanan Persephone karakterineyse Zeynep Gülmez hayat veriyor. Oyunda, bu 2 kadının yaşama aynı pencereden bakmaya ve umutlarını taze tutmaya çalışarak hayatta kalmalarına şahit oluyoruz.