Yılanların Öcü'nün yıldızları yeni sezona hazır!

Güncelleme: 30 Eylül 2015 Çarşamba, 10:59:09

Yılanların Öcü ikinci sezona dair merak ettiklerinizi Cemal Toktaş, Korel Cezayirli ve Ahmet Varlı cevapladı

SHOW TV’nin ilgiyle izlenen dizisi ‘Yılanların Öcü’nde oynayan başarılı oyuncular Cemal Toktaş, Korel Cezayirli ve Ahmet Varlı ile çekimlerin yapıldığı Zekeriyaköy’de buluştuk. Yakışıklı oyuncularla ikinci sezon başta olmak üzere kendileri hakkında merak edilen pek çok konuyu konuştuk


Cemal Toktaş: ‘Biraz işkolikmişim yeni fark ettim’


‘Yılanların Öcü’nün yeni sezonunda izleyicileri Show TV ekranlarında neler bekliyor?

 
Yeniliklere dolu yepyeni bir sezona merhaba diyoruz. Hikâyemiz beş yıl sonrasından başlıyor. Oynadığım Kara Bayram karakteri bir umutla beş yıl hapishanede yattı. Çıktığında da umduğunu bulamama gibi bir durumla karşılaşacak. Hayal kırıklığı yaşayacak. Aramıza katılan yeni arkadaşlar da taze kan oldu, sürprizlerimiz var.

 

Geçen yıl ile bu yıl arasında ne gibi farklar olacak?


En belirgin fark İstanbul’a gelmemiz olacak. Hikâye beş yıl sonrasından başladığı için bazı karakterlerimizde ciddi değişiklikler var.


Kara Bayram ile Fatma arasındaki ilişki nasıl olacak?


Kara Bayram’ın Fatma’ya karşı hisleri değişir ama hiçbir zaman bitmez gibime geliyor. Kara Bayram’ın Fatma’dan ziyade daha çok yoğunlaştığı kişi oğlu olacak sanki.


Kara Bayram ile Cemal arasında ne gibi benzerlikler var?


İkisi de aşırı inatçı. Bazen saçma bir şeyin inadını yapabiliyorum. Bazen olumlu, bazen de olumsuz sıkıntılarını yaşıyorum. İnatçılığım, karakter meselesi diyebilirim.


Son yıllarda dizilerin çoğu ikinci sezonu göremiyor ama siz bunu kırdınız. Nasıl başardınız?


İyi bir ekip olduğumuz için dizimiz ikinci sezona da merhaba dedi. Çaycısından yapımcısına kadar herkes işini severek ve doğru yapmaya çalışıyor. Bu da ekrana yansıyor. Toprak ve köy hikâyesi olmasından ötürü ilgi çektik. İnsanlar hep zengin hayatı görüyor, köy hayatı ilgi çekti.


Kapadokya’da nasıl bir yıl geçirdiniz? Başka bir iş için bu kadar uzun süre şehir dışına çıkar mısınız?


Kapadokya’nın bende yeri ayrı. Çekimler sürecinde İstanbul’a çok az geldik ve yorulduk. Kapadokya’da güzel dostluklar kurdum. Oradayken sevdiklerim benimle birlikte olduğundan İstanbul’da yalnız denizi özledim. Oyuncular olarak role kandığımız için nasıl bir iş olduğu önemli. Yine bunun gibi güzel bir iş olursa şehir dışında çalışırım.


Yazın dinlenme fırsatı buldunuz mu?


Daha çok çalıştım. Biraz işkolikmişim yeni fark ettim. Çalışmayı seviyorum. Arkadaşlarla birlikte Beylerbeyi’nde tiyatromuzu kurduk. Kasım ayında da ilk oyunumuz başlayacak. Dizi ile tiyatroyu eşzamanlı götüreceğim. Tiyatroya bir yerden başlamak lazımdı. Yaratacağımız tarzla, geleneksel türlerden yararlanılarak insanların ilgisini çekeceğiz diye düşünüyorum. Set haricinde tiyatroyla uğraşıyorum. Diziden kazandığım parayı tiyatroya yatırıyorum.


‘Tiyatromuz iyiye gidiyor‘


Türk tiyatrosu şu an ne durumda sizce?


Gittikçe iyiye gidiyor. Yeni tiyatrolar, alternatif sahneler açılıyor. Daha da iyiye gidecek.


Sizin için tiyatro ne ifade ediyor? 


Mevlânâ der ki, “Bir yerde yokluk ve noksan oldu mu, bu, bütün sanatların güzelliğine aynadır.” İşte tiyatro benim için budur.


Kafanızda mutlaka oynamalıyım dediğiniz bir karakter var mı?


Hayalini kurduğum bir karakter yok. Motivasyon kaynağım, işini severek yapan insanlarla çalışmak. 


Ahmet Varlı: ‘Haceli yaralı aslan gibi’


‘Yılanların Öcü’ bugün başlıyor. Nasıl bir yaz dönemi geçirdiniz?


Evet heyecanla bekliyoruz. Yoğun bir yıl geçirdik. Dinlenme ihtiyacının tavan yaptığı yerde yorgunluğa yorgunluk katarak Amerika’ya gittim. 2 haftalık bir oyunculuk workshop’u için. Biraz gezip Türkiye’ye dönerek kendimi Trabzon’un yaylalarına attım.


Canlandırdığınız Haceli’de ne gibi değişiklikler olacak?

 
Eski Haceli’yi bilen bilir. Yeni Haceli’den bahsedeyim biraz. En sevdiğim sözlerden biridir: “Değişmeyen tek şey değişimdir...” İnsan, doğa, sinema, futbol, sevgi, nefret yeri gelir değişir. Seyircilerimiz hayatın savurduğu, gerçek hayattan karakterler görecek. Onca fedakârlıkta bulunmuş Haceli’yi yine aynı Haceli olarak görsek, seyirciye ve gerçekliğe kazık atmış olurduk. Yaşananlar onun deliliğini aldı, yerine korkusuzluğu bıraktı diyebiliriz. Daha ağır başlı oldu. Yaralı aslan gibi şimdi.


Haceli karakteri ile Ahmet arasında ortak noktalar var mı?


Çok fazla ortak noktamız yok. En benzer yanımız kafamızın dikine gitmemiz. Hiç benzemeyen yanım da ısrarı sanırım. Haceli bunu aşkından yapıyor ama dünyanın en güzel kadını da olsa aşkım karşılık bulmasaydı, o kadın benim için dünyanın en güzel olmayan kadınına dönüşürdü.


Kapadokya’da nasıl bir yıl geçirdiniz? Yeniden İstanbul’a dönmek nasıl bir duygu?


Acısıyla, tatlısıyla, dostluklarıyla güzel bir yıldı. Bizi çok iyi ağırladılar. Anadolu’nun samimiyetini yaşadık, güzel dostluklar kurduk. Eve dönmek güzel. Dizi piyasasındaki şark hizmetimizi tamamladık galiba.

Sosyal medyada şöyle bir yorum dikkatimi çekti: “Türkiye’yi kasıp kavurmuyorsa, şöhretin belirli kişiler eliyle seçilenlere dağıtılıyor olmasından.” Bu yoruma ne dersiniz?


Ben akıttığım terin karşılığını almaya bakarım. Rolün bana şöhret getirip getirmemesi ile ilgilenmem. Oyunculuk mesleği torpilin de esamisinin okunmayacağı ender bir meslek, er meydanı. Ne kamerayı kandırabilirsin ne seyirciyi.


‘Trabzonspor herkesin takımı’


Trabzon doğumlu ve fanatik Trabzonspor’ taraftarısınız. Trabzonspor sizin için ne ifade ediyor?


Trabzonspor dünyanın en güzel şeylerinden biri. Yarın maç varsa Trabzon’un maçı var mutluluğu ile yatarım. Rahmetli Kazım Koyuncu’nun deyimi ile “Trabzonspor statükoyu, hegemonyayı ve gücü devirerek bu noktaya geldi. O yüzden sadece Trabzon’un değil herkesin takımıdır.” Kalbimin aşırı hızlı atma sebebidir, candır. 


Korel Cezayirli: ‘Oyunculuğu bıraksam aç kalmam'


Yeni sezonda ‘Yılanların Öcü’ kadrosuna katıldınız. Kadroya dahil olma sürecinizden ve karakterinizden bahseder misiniz?


Dizinin yapımcılığını üstlenen Koliba Film benim ailem gibi. Bana telefon açıp ‘Kenan Eroğlu karakterini oynar mısın?’ dediler. Ben de ‘Tabii’ dedim ve koşarak gelip teklifi kabul ettim. Kenan’ın dizinin Ürgüp’ten, İstanbul’a taşınmasına neden olan bir karakter olduğunu söyleyebilirim. Çatışmaların odak noktasında olan ve Fatma’ya âşık birini canlandırıyorum.


İzleyicilerin bu diziyi sevmesinin sebepleri nedir?

 
İstanbul’da başka hayatlar yaşıyor olsak da hepimiz Anadolu insanıyız. Oyuncuların, rejinin, senaryonun ve mekânın doğallığının ekrana en iyi şekilde yansıdığı için dizinin izleyiciler tarafından beğenildiğini düşünüyorum. Ekip olarak işimize ve seyircimize güvendiğimiz için reyting kaygısı yaşamıyoruz.


Kenan ile Korel arasında farklar var mı?

 
Karakteri canlandırırken içimdeki duyguları büyütüyorum. Dizide Kenan’ın yaptığı şeylerle benim yaptıklarım arasında pek bir fark olmadığını söyleyebilirim.


Dedeniz Vedi Cezayirli, Devlet Tiyatroları’nın ilk dönem sanatçılarından ve Adana Şehir Tiyatrosu’nun da kurucusu. Siz ailedeki oyunculuk geleneğini devam ettirmek için mi oyunculuk yapıyorsunuz?


Gelenek diyemem ama dedemin bana olumlu anlamda etkisi yadsınamaz. Dedemin bana bıraktığı mirasın para değil kültür olduğunu söyleyebilirim. Sırf dedem değil, halam ve dayım da sanatçı. Böyle kültürel faaliyetlerle ilgilenen bir ailede olunca size de ister istemez bir şeyler sirayet edebiliyor.


'Sporcu olmayı çok isterdim’


Modern dans ve caz üzerine dersler aldınız. Bunun dışında yüzme, basketbol ve artistik buz pateni dallarında lisanlı sporcusunuz. Bütün bunlar varken, neden oyunculuk?


Bu mesleklerin tümünü icra edebileceğim tek yer set olduğu için oyunculuğu tercih ettim. Sporcu olmayı çok istedim ama bunu bir meslek olarak göremedim. Hobi olarak gördüm. Mesela 37 yaşında olmama rağmen amatör kümede Eskişehir Dorlionspor’da 90 dakika futbol oynayabiliyorum. Zevk alıyorum. Oyunculuğu bıraksam aç kalmam diyebilirim. En kötü antrenörlük yaparım. Haftada üç gün idman yapıp hafta sonları maç yapıyorum.


İsminiz çok orijinal. Kim koydu bu ismi?

 

Günlük hayatta sıkıntısını çekiyor musunuz? Bu ismi babam koydu. Aslen İskenderunluyuz. İskenderun Limanı’ndan Cezayir’e transfer yapıldığı için büyükbabamın babası ticaret yapıyormuş. Bugüne kadar ismimi bir kere bile doğru telaffuz eden görmedim. İsmimi kaşı tarafa ilk söylediğimde Koray, Korcan, Korhan vs. diyorlar ama bir türlü Korel diyemiyorlar. Bu ismin çok sıkıntısını çektim ama orijinal olması da hoşuma gitmiyor değil. Babam gücü temsil eden bir isim istediği için bu ismi koymuş.


Nasıl bir gençlik geçirdiniz?


20’li yaşlarımda maddi açıdan rahat olmak için Ankara’daki barlarda birçok kez sahne aldım. Bir keresinde TRT’de bir anda bin kişinin önüne çıktım. Şarkı söylemeye başladıktan sonra ortalık inlemeye başladı. Hayatımda o gün yaşadığım kadar heyecanı daha önce hiç yaşamadım. Dizlerim titremeye başladı. Olağanüstü bir keyifti.